14 Nisan, 2010

134 - Kök Hücre

Çarşamba, Nisan 14, 2010 Gönderen Berna Arslan , , , yorum yok

Kök hücrelerin hakkında ve kullanımları konusunda neden tartışmalar olduğu ile ilgili bir yazı okudum ve paylaşmak istedim. Öncelikle kök hücrelerinin önemi 220 hücre tipinden herhangi birine dönüşebilme potansiyellerinde yatıyor. Diğer hücreler, kendi türleri içinde çoğalabilirken, kök hücresinin "kaderi" daha belirlenmemiş oluyor.

Bu hücrelerin, embriyo ve yetişkinlerde bulunmak üzere iki tipi mevcut. İlk zamanlarda, yetişkinlerde bulunanların çok esnek olmayacağı düşünülmüş, ancak karaciğerdeki bir kök hücreden pankreasın ürettiği insülini üretmek mümkünmüş.

Peki araştırmalar için kök hücreler nereden elde ediliyor? 

80'lerin başında farelerden kök hücre alınması ve laboratuvarda geliştirilmesi öğrenilmiş. 1998'de ise ilk kez insan kök hücresi çoğaltılmış. İnsan kök hücresi iki yolla elde ediliyormuş: 1. sperm ve yumurtanın birleştirilmesi 2. klonlama. Tabii araştırmalar için embriyo üretilmesi mümkün olmayacağından, araştırmacılar da kliniklerde bulunabilen (örneğin tüp bebek amacıyla) döllenmiş yumurtaları kullanıyorlarmış. Klonlamada ise donör yumurtanın çekirdeği yerine hastaya ait çekirdek konuluyormuş.




Yetişkin kök hücrelerinin alınması ve yetiştirilmesi zormuş, bu yüzden genelde embriyo seviyesinde çalışılıyormuş. Yine de bu çalışmada çeşitli zorluklar bulunuyormuş, örneğin hala bu hücrelerin gelişip belli bir organa dönüşmesi üzerinde tam bir kontrol geliştirilmedi.

İdeal olarak istenen şey, bir tip hücrenin laboratuvarda geliştirilip insan vücuduna enjekte edilmesi ve hücrenin burada zarar görmüş dokunun yerine geçmesi.
Ama bu şu anda kontrol altına alınabilmiş bir gelişim olmadığından, henüz uygulanamıyor.

Örneğin, insülin üreten hücrelerin şeker hastası olan bir hastaya enjekte edilmesinin amaç olduğunu düşünelim. Biliminsanlarının iki görevi olmalı: 1. Hücrelerin insülin üretebilmesi, ve 2. Olması gerektiği seviyede insülin salgılanması. (Şeker hastalığı ve kök hücre kullanımı ile ilgili bir habere buradan ulaşabilirsiniz.) Aynı zamanda başka problemler de var. Donörlerden alınacak hücrelerin, enjekte edilen kişinin bağışıklık sistemi tarafından düşman hücre olarak algılanıp saldırıya uğraması mümkün. 



Peki neler yapılabilir kök hücre tedavisi ile?

Öncelikle, hastalık veya yaralanma sebebiyle zarar görmüş dokular onarılabilir. Örneğin, kalp krizi sebebiyle zarar görmüş doku onarılabilir. Aynı zamanda, kök hücre çalışmaları yeni bulunan ilaçların denenmesi için de iyi bir ortam oluşturabilir. Beyin hücreleri ile ilgili olan hastalıkları iyileştirmek için de bir umut var, örneğin Parkinson hastalığı gibi. Sıçanlar ile yapılan araştırmalarda bu gibi birkaç konuda başarı sağlanmış.


Ve nihai amaç da organların laboratuvar ortamında geliştirilmesi. Organa şekil vermek için biyolojik olarak bozunabilir bir madde kullanılması düşünülüyormuş.

Bunların hepsi güzel gelişmeler, peki o zaman neden kök hücreler bu kadar tartışmalı? Olayın bir de dinsel ve etik bir boyutu var. "Hayat ne zaman başlar?" sorusuna cevap aranıyor. Kök hücreye ulaşabilmek için, embriyonun yok edilmesi gerekiyor, bu da tartışmayı başlatan nokta oluyor. Embriyo 4-5 hücreden oluşuyor olsa bile, onu yoketmenin insan öldürmekle aynı durum olduğunu savunanlar var. Bu tamamen bakış açısı ile ilgili bir konu. Son olarak tartışma kök hücreler lehine sonuçlanacak olsa da, tedavilerin yaygınlık kazanması için daha zaman var.


Dipnot: Daha fazla bilgi için - http://science.howstuffworks.com/cellular-microscopic-biology/stem-cell.htm

0 yorum: