14 Kasım, 2011

340 - Neslimiz Neden Mahvoldu

Pazartesi, Kasım 14, 2011 Gönderen Berna Arslan , 2 yorum

Bugünün genci hangi özellikleri ile tanınıyor? Olumlu veya olumsuz aklıma gelenler şunlar: gününün büyük kısmını bilgisayar başında geçiren, amacına hızlı ulaşmak isteyen, bilgi sahibi, sabırsız, her şeyi aynı anda isteyen, bencil, eleştirel, az beğenen, aynı anda birçok iş yapmaya koşullanmış, fikirlerini internetteki sosyal ortamlarda söylemeye meyilli, politika ile fazla ilgilenmeyen vs. vs...

Peki biz nasıl bu hale geldik? Bunun için her toplumda, her kültürde farklı nedenler vardır elbet, ama küreselleşme sayesinde birçok ülkedeki insanların davranışları ve düşünce yapıları birbirine benzemeye başladı. Bugünün gencinin babasının nesline ait olan John Cheese, "Wall Street'i işgal et" hareketi üzerinden bugünün gencini ve nasıl bu hale geldiğini irdeliyor. Önemli nokta ise kendi neslinin neyi yanlış yaptığı üzerinde durarak bunu yapması. Sırayla 5 maddede bugünün gencinden özür diliyor. Neden mi:

#5 Ağır işlerde çalışmanın utanılacak bir şey olduğunu söylediğimiz için
Genç: Bir önceki nesile çok kızıyorum.
Terapist: Neden?
Genç: Çünkü ben büyürken, eğer ileride "McDonalds'ta hamburger kızartmak" istemiyorsak, üniversiteye gitmemiz gerektiği vurgulandı. 
Terapist: Ee?
Genç: Şimdi hepimiz üniversiteye gittik, iş bulamıyoruz ve aynı insanlar burgercide çalışmadığımız için bizi suçluyor ve salak gözüyle bakıyorlar!

Siz de ebeveynleri tarafından başarılı olması ve üniversiteye gitmesi için heveslendirilmiş bireylerdenseniz, herhalde yukarıdaki diyalog yabancı gelmeyecektir. Cheese, kendi neslinin burgerci gibi işlerde çalıştığını ve daha sonra bu durumu çocuklarını korkutma aracı olarak kullandıklarının altını çiziyor. Bu yüzden gençlerde oluşan imaj, üniformalı veya haftada çok çalışma saati gerektiren işlerin toplumsal olarak kabul edilemez olduğu. Türkiye'de belki de bunun en iyi örneği derslerde başarısız olmalarına rağmen yıllar boyu ebeveynleri tarafından okuması için zorlanan, özel ders aldırılan, en sonunda da özel üniversitelere gönderilen bireyler. Yazar, böylece bu neslin neden tatminsiz olduğuna dair de bir nedeni belirtmiş oluyor, çünkü bu nesil kendini her iş için fazla iyi görüyor.

#4 Üniversitede okumanın iş garantisi getirdiğini ima ettiğimiz için

Herkesin üniversiteye gitmesi yeni bir durum. Bizim dedelerimizin nesli üniversiteye gitmedi ve üniversite diplomasına sahip olanların hemen bir iş bulabileceğini düşünmeleri normaldi. Oysa şimdi diplomalı gençler çoğunlukta, ama iş bulamamaları onların suçu değil. Diploma alanların yüzde 40'ından fazlası üniversite derecesi gerektirmeyen işlerde çalışırken, birçoğu da kendi alanının dışında çalışıyor. Türkiye'ye bakarsak, alan değiştirmenin çok yoğun olduğunu görüyoruz, çünkü zaten kimse diplomanızda ne yazdığı ile ilgilenmiyor. Özellikle kriz dönemlerinde ve sonrasında deneyimsiz yeni mezunlar az ücretle çalıştırılmak üzere işe alınıyor ve üniversiteden sonraki yüksek öğrenim, iş hayatında değer kazandırmıyor.


#3 Genç olmaya 7 yıl daha eklediğimiz için

Bu kesinlikle katıldığım bir madde, belki de en önemlisi. Üniversite eğitimi ile birlikte, bir gencin ailesinin yanında veya ailesinin maddi yardımıyla yaşadığı yıllar artıyor. Bu da bir türlü olgunlaşamayan bir nesil yaratıyor. Bu yüzden 25 yaşındaki bir adam hala anime figürleri biriktiriyor ve 30 yaşındaki bir adam gecelerini gençlerle x-box oynayarak geçiriyor. Şimdi çevrenizi ve kendinizi düşünün, siz de muhtemelen bu bahsedilen kişilerden birisiniz. Ve acayip gelmiyor, çünkü etrafımızdaki kültür de artık bunu destekliyor. Örneğin "The Big Bang Theory"i izlemeyi seviyoruz, çünkü orada bir grup büyümemiş adam var ve bizi eğlendiriyorlar.

Aynı şekilde evlilik yaşı da arttı. Bu artışı en çok destekleyenler de anne-babalarımız olmadı mı? Birçoğumuz için 25'ten önce evlenmek çok genç evlenmek demek. Hele çocuk sahibi olmak... "Ben hala çocuğum" diye bir laf var mesela bu durum için üretilmiş. 25 yaşındaki insanlar bu lafı kullanmakta bir sorun görmüyorlar, çünkü biz "hala çok genciz".

#2 Eğlencenin bir değeri olmadığı algısını yarattığımız için

Eskiden bir albümü bulmak ve almak zordu. Aynısı filmler için de geçerli. İnternet ile birlikte bu tip şeylere ulaşım çok kolaylaştı ve böylece gözümüzde gittikçe değersizleştiler. Eskiden çok uzun zaman ve oldukça para gerektirecek gigabyte'larca müziğe şimdi ulaşım çok çok rahat. 

Korsanlığın artışını gören Hollywood da parasını blockbuster diye tabir edilen, çok izleyici çekecek, popüler filmlere yatırmaya karar verdi. Böylece daha kaliteli, yaratıcı filmlerin sayısı düşmeye başladı. 

#1 Dışarı çıkmak için bütün nedenleri elinizden aldığımız için

Bu durumu sanırım en iyi aşağıdaki karikatür özetliyor. 15 yıl önceyi ve bugünü karşılaştırıyor ve eskiden farklı alanlarda yaptığımız her şeyi bugün sadece bilgisayar ile yaptığımızı gösteriyor. Bundan ben de kendi adıma şikayetçiyim. Çocukların çoğu bilgisayar ve oyun konsolları karşısında zaman geçiriyor. Bu durum, obezite ve diyabet gibi sorunları da beraberinde getiriyor. Ayrıca sınıf dışında ve yetişkinler olmadan çocuklar arasındaki iletişimi de kısıtlıyor ve çocukların birarada yaşadığı eğlenceli ortamlar maalesef kayboluyor.

Son olarak, yazar bunların hiçbirini bilerek yapmadıklarını ama bu neslin yine de tüm bu "gelişim"den acı çektiğini belirtiyor.



Kaynak: http://www.cracked.com/blog/5-ways-we-ruined-occupy-wall-street-generation/

2 yorum:

hevesli bardak dedi ki...

"Üniversiteye gitmezsen hiçbir şey olamazsın" fikrini ve "Diplomalı çaycı" kompleksini bizim memlekete özgü sanıyordum. Değilmiş. Globalizm o yee.

BBÖ dedi ki...

Onu da ABD'den aldık =)