29 Şubat, 2012

377 - Facebook ve Twitter'ın kokain etkisi

Çarşamba, Şubat 29, 2012 Gönderen Berna Arslan , , 2 yorum
Cep telefonunuzu evde unutunca kendinizi eksik hissediyor, panikliyor musunuz? 10-15 sene önce hiçbirimiz böyle tepkiler göstermiyorduk, ama teknolojinin hayatımızdaki yeri o kadar güçlendi ki, artık birkaç gün internet bağlantımız olmasa ne yapacağımızı bilemiyoruz.

Teknoloji bağımlılığı konusunda yapılan bir araştırmaya göre 5 üniversite öğrencisinden yaklaşık 4'ü tüm gün boyunca teknolojiden uzak yaşarlarsa zihinsel ve fiziksel stres belirtileri gösteriyorlar. Cep telefonları, dizüstü bilgisayarlar, Facebook ve Twitter'dan uzak kalan gençler panik ve dışlanmışlık duygusu yaşıyor. 



Bu belirtiler ise uyuşturucu bağımlısı kişilerin uyuşturucudan yoksun kaldıklarında hissettiği duygulara benziyor. Yani teknoloji artık bizim için basitçe ilgilendiğimiz bir iletişim aracı olmaktan çok, bağımlısı olduğumuz ve onsuz kendimizi tedirgin, güvensiz, rahatsız, kızgın ve üzgün hissettiğimiz bir araç haline gelmiş. 

Bahsedilen çalışma yaşları 17 ve 23 arasında değişen 150 kişi ile yapılmış. Cep telefonu, dizüstü bilgisayarları toplanmış. Sosyal medya sitelerine girmeleri ve televizyon izlemeleri yasaklanmış. Kendilerinden günlük tutmaları istenmiş. Ev telefonu kullanmalarına ve kitap okumalarına ise izin verilmiş. Katılımcıların sadece yüzde 21'i böyle yaşamanın faydalarından bahsetmiş. 

Bazı katılımcıların aldığı notlar şöyle: 

"Büyük bir okyanusun ortasındaki ıssız bir adada kalmış çaresiz biri gibi hissettim."
"Ne yapacağımı bilemiyorum. Mutfağa gidip anlamsızca çekmecelere bakmayı ve bir şeyler içmeyi alışkanlık haline getirdim." 

24 saat boyunca insan kendini oyalayacak bir şeyler elbette bulur gibime geliyor, ancak gerçekten de özellikle internetin hayatlarımızda çok büyük bir yer kapladığını düşünüyorum ben de. Siz ne diyorsunuz, 24 saat dayanır mısınız?

Kaynak: http://theworldunplugged.wordpress.com

24 Şubat, 2012

Haftanın filmi: Poltergeist - Bir Korku Klasiği

Cuma, Şubat 24, 2012 Gönderen Berna Arslan , yorum yok

Daha önce pek aram olmayan korku-gerilim filmlerine eşim sayesinde sardığımı söylemiştim. Klasikleşmiş eski korku filmlerini indirelim de izleyelim dedim ve bunlardan birini çok beğendim: Poltergeist (1982).

Poltergeist, üç çocuklu ve mutlu bir ailenin en küçük çocuklarının televizyon vasıtasıyla hayaletlerle iletişim kurmasından sonra gelişen olayları anlatıyor. Film, özellikle anne rolündeki JoBeth Williams'ın ve çocukların performansıyla öne çıkıyor. Tipik bir "evdeki bilinmeyen varlık" filminin özelliklerini taşısa da filmi kaliteli yapan farklı özellikleri var. Son yıllarda çekilen bu tür filmlerin çoğu film ve heyecan bitiyor dediğiniz yerde bitiyor, Poltergeist ise heyecanı o noktada yeniden başlatıyor. Ayrıca filmin görsel efektleri çekildiği yıla göre oldukça gelişmiş.
Hayaletlerle iletişime geçen sinir bozucu bir çocuk şart
Filmin karakterlerinin akıllı olmaları, yani gereksiz yere kendilerini tehlikeye atmamaları filmi daha gerçekçi yapıyor. Filmin senaristleri arasında Steven Spielberg de bulunuyor. İlerleyen yıllarda filmin ikincisi ve üçüncüsü de çekilmiş, ancak aynı başarıya ulaşamamış. 1982 yapımı film 2013'te vizyona girmek üzere tekrar çekilecekmiş. Hollywood yine fikirleri tüketti anlaşılan.

Anne & Baba
Bir de filmin lanetinden bahsediliyor, onu da esgeçmeyeyim. 1. ve 3. filmler arasındaki altı yılda filmin oyuncularından dört tanesi hayatını kaybetmiş. Bu laneti filmin bazı sahnelerinde gerçek (evet gerçek!) insan iskeletleri kullanılmasına bağlayanlar var. Fragmanı da burada.

Dipnot: Insidious (Ruhlar Bölgesi, 2010) da bu filmden esinlenmiş gibi geldi bize.

23 Şubat, 2012

375 - Pet Shopları Nasıl Şikayet Ederiz?

Geçtiğimiz haftasonu bir muhabbet kuşu almak üzere yola çıktık. İlk önce bize bir arkadaşımızın söylemiş olduğu Sera Group diye bir yere gittik. Ve hayvanların ne kadar kötü şartlarda yaşatıldığını kendi gözlerimizle gördük.

Muhabbet kuşlarını barındıran yaklaşık 10 adet bölme vardı. Her bölmede en az bir tane hasta kuş bulunuyordu. Bazı kafeslerde 5-6 tane kuş biraraya gelmiş, birbirlerini ısıtmaya çalışıyorlardı. Doğaları itibariyle muhabbet kuşları hastalıklarını çok ciddi duruma gelene kadar belli etmediklerinden dolayı ne kadar hasta olduklarını tahmin edebilirsiniz. Bir kafesteki kuşlardan birinin tüyleri dökülmüştü ve yere yapışmıştı, belki de ölmüştü. Bir tanesi kafesin yer kısmında duruyordu, ölmek üzereydi. Ve kuşların sesi bile çıkmıyordu. Normalde kalabalık olunca cik cik öten hayvanlar sessiz sakin oturuyorlardı. Suları az temizlendiğinden içinde dışkı birikmişti. Ne kadar uğraşsam nasıl bir durumda olduklarını anlatmama kelimeler yetmez.

Biz kendimizi dışarı zor attık, ama oradaki hayvancıklara kimbilir ne oldu? Geçtiğimiz Cumartesi'den bugüne, ben bu yazıyı yazana kadar eminim ki kuşların bir kısmı daha hastalandı ve belki de birkaç tanesi öldü. 

Pet shop'lar zaten karşı olduğum bir kavram, ancak şehir insanına fazla bir şans da tanınmıyor. Kedi-köpek edinmek isteyenler umarım barınaktaki veya sokaktaki hayvanları tercih ediyorlardır. Kuş alacak olanların ise üreticileri tercih etmesi gerektiği söyleniyor, ancak bu üreticiler nerede benim de hiçbir fikrim yok.

Şimdi gelelim böyle bir pet shop ile karşılaşınca neler yapabileceğimize...

1. petshopgercegi.com adlı site böyle durumlarla karşılaşan ve bundan rahatsız olan insanların deneyimlerini aktardığı bir site. Yalnız kendilerinin de belirttiği üzere amaçları sadece şikayetleri toplu bir şekilde duyurmak. Yani buraya yazıp vicdan rahatlaması yaşamak yeterli değil, bu durumu takip etmek önemli. Peki ne yapacağız?

2. Şikayet dilekçesi vereceğiz. Bunun çeşitli örneklerini burada paylaşacağım. E-posta ile de şikayet etmek mümkün, buna şaşırdım açıkçası! E-posta ile gönderilen dilekçeyi burada görebilirsiniz, hatta buna cevaben pet shop idari para cezası almış. Bu beni ümitlendirdi, ben de şikayetimi bu belgeye dayanarak yazacağım. Keşke fotoğraf çekmek aklıma gelseydi, kanıt olarak iyi olabilirdi.

Başka bir kaynakta okuduğuma göre pet shop'lardan sorumlu makam İl Tarım Müdürlüğü olduğundan şikayet dilekçesini buraya vermek gerekiyormuş (Buradaki 19. maddeye bakınız). Buraya tıklayın, bir dilekçe örneği göreceksiniz, bunun oldukça faydalı olacağını sanıyorum. Bu adreste de başka bir örnek bulunuyor. 

Pet shop yönetmeliğini buradan okuyabilirsiniz. Şikayette bulunacaksanız yönetmeliği kaynak olarak kullanmayı unutmayın. Son olarak şuna da göz atabilirsiniz: http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/haber.aspx?id=4060196&yazarid=90

Dipnot: petshopgercegi.com'da daha güncel dilekçelere de rastlayabilirsiniz, dilekçeyi göndereceğiniz e-posta adresleri değişime uğramış olabiliyor

18 Şubat, 2012

374 - Ücretsiz Video Dersler

Cumartesi, Şubat 18, 2012 Gönderen Berna Arslan 5 yorum
Mühendislik, edebiyat, tarih, matematik, astronomi, psikoloji ve daha birçok alanda verilen dersleri video olarak izleyebileceğiniz bir site karşıma çıktı: Academic Earth

Derslerin alındığı üniversiteler ise oldukça saygın kurumlar, örneğin MIT, Harvard, Berkeley, Stanford, Princeton gibi. Dersler İngilizce, altyazı bulunmuyor. Site, 2008 yılında isteyenlerin ücretsiz bir şekilde kaliteli eğitim içeriğine ulaşabilmesi amacıyla kurulmuş. 

17 Şubat, 2012

373 - Başka bir dile çevrilmesi zor aşk sözcükleri

Cuma, Şubat 17, 2012 Gönderen Berna Arslan 3 yorum
Bazı dillerde bir sözcük tek başına karmaşık bir durumu anlatabiliyor. Daha önceki bir yazımda da Guiness Rekorlar Kitabı'na en az ve öz kelime olarak giren "mamihlapinatapai"dan bahsetmiştim. 

Buna benzer birçok sözcüğü başka bir dile tek kelime olarak çevirmek neredeyse imkansız. Aşağıda bazı aşk durumlarını anlatan bu tip sözcükler okuyacaksınız:


Ilunga (Bantu): Bu oldukça ilginç bir kelime. 2004 yılında çevrilmesi en zor kelime ödülünü almış. Kötü davranışı ilk seferde affeden, ikincisinde hoşgören, üçüncüsünde ise asla kabul etmeyen bir kişi anlamına geliyormuş. "Çekirge bir sıçrar, iki sıçrar..." misali, ancak bu daha kapsamlı bir kavram, çünkü duyguları da tarif ediyor.

Koi No Yokan (Japonca): Bir kişiyle ilk kez görüştüğünde birbirinize aşık olacağınız hissini yaşama. "İlk görüşte aşk" kavramına benzese de, daha farklı.

Ya’aburnee (Arapça): Belli bir kişi olmadan hayatı yaşamak çok zor olacağından o kişiden önce ölme isteği.

La Douleur Exquise (Fransızca):
Sahip olamayacağın bir kimseyi istemenin verdiği kalp ağrısı.

Retrouvailles (Fransızca): Uzun süreden sonra biriyle tekrar karşılaşınca yaşanan mutluluk. Biraz "kavuşma"ya benziyor sanırım.

Saudade (Portekizce): Sevip de kaybedilen birinin arkasından duyulan özlem veya varolmayan ya da varolamayacak bir şeye duyulan istek ve özlem.

Acaba Türkçe'de de diğer dillere çevrilmesi zor olacak böyle kavramlar var mı? Aklınıza bir şeyler geliyor mu?

Kaynak: http://bigthink.com/ideas/41152?page=all

372 - Dönemsel iş arayanlara

Cuma, Şubat 17, 2012 Gönderen Berna Arslan , , , 1 yorum
İnternette bir site karşıma çıktı, üniversitede okuyan veya yeni mezunlar için dönemsel, günlük ve yarı zamanlı iş ilanlarını listeliyor. Tam zamanlı iş ilanlarını da bulmak mümkün. Faydalı buldum, birilerinin işine yarayabilir diye ben de buradan duyurayım. 

Satış temsilcisi, anketör, standlar ve fuarlar için tanıtım elemanı arayan firmalar bulunuyor. Ayrıca oyun ablası diye de bir kavram öğrenmiş oldum. İlanlarda birkaç aile haftanın belli bazı günleri ve saatlerinde çocuklarıyla ilgilenebilecek, yaratıcı oyunlar oynayabilecek üniversite öğrencisi/mezunu kişiler -özellikle de hanımlar- arıyorlardı. Eğer ilginizi çekerse site burada

13 Şubat, 2012

371 - Sevgi Nedir? Çocuklar cevap verdi...

Pazartesi, Şubat 13, 2012 Gönderen Berna Arslan , 3 yorum
Şu şirin ve zeki cevaplara bir göz atın:


"Biri sizi seviyorsa, adınızı söyleme şekli farklıdır. Adınızın onların ağzında güvende olduğunu bilirsiniz." - Billy, 4 yaşında

"Sevgi, kızın parfüm, erkeğin de traş losyonu sürmesi, sonra da ikisinin dışarı çıkıp birbirlerini koklamalarıdır." - Karl, 5 yaşında

"Sevgi, yemeğe gidince birine kendi patates kızartmalarının büyük kısmını vermek ve karşılığını beklememektir." - Chrissy, 6 yaşında

"Sevgi, yorgun olduğunuzda sizi gülümseten şeydir." - Terri, 4 yaşında

"Sevgi, annemin babama kahve yapması ve kahveyi vermeden önce bir yudum alıp tadını kontrol etmesidir." - Danny, 7 yaşında

"Sevgi, Noel'de hediyeleri açmayı bırakıp etrafı dinlediğinde duyacağın şeydir." - Bobby, 7 yaşında

"Sevgi, bir çocuğa t-shirt'ünü beğendiğini söylediğinde, her gün onu giymeye başlamasıdır." - Noelle, 7 yaşında

"Sevgi, annemin babama tavuğun en iyi tarafını vermesidir." - Elaine, 5 yaşında

"Sevgi, annemin babamı terli ve kokuyorken görmesi ama hala Brad Pitt'ten daha yakışıklı olduğunu söylemesidir." - Chris, 7 yaşında

"Sevgi, yavru köpeğinizi bütün gün yalnız bıraktıktan sonra bile onun yüzünüzü yalamasıdır." - Mary Ann, 4 yaşında

Bu da en saf ve sevimli yorumlardan biri:
"Ablamın beni sevdiğini biliyorum, çünkü bütün eski kıyafetlerini bana veriyor ve kendisine yenilerini alması gerekiyor." - Lauren, 4 yaşında

Kaynak: http://bluecentric.com/?p=26948

07 Şubat, 2012

370 - Hürrem Sultan

Salı, Şubat 07, 2012 Gönderen Berna Arslan , , , , , , 3 yorum
Tarih Dergisi'nde Ayşe Özakbaş tarafından hazırlanmış Hürrem Sultan adlı bir makale okudum. Sizinle de ilgimi çeken kısımları paylaşmak istedim.

Tarihi kişiler hakkında doğru bilgiye ulaşmak her zaman mümkün olmuyor. Özellikle de bu kişi Osmanlı'da bir kadınsa ve hakkında birçok efsane dolaşıyorsa. Makaleye göre Hürrem Sultan hakkında güvenilir iki adet kaynak bulunuyor; bunlardan birincisi Kanuni devrindeki Avusturya elçisi Auger Busbecq'in "Türk Mektupları", diğeri ise Kutbettin Muhammed b. Muhammed el- Mekki en-Nehrevani'nin "Fevaidü's-seniyye..." adlı eseri. 

Busbecq'e göre Hürrem Sultan'ın gerçek adı Roxblana'dır. Esir bir cariyeyken Sultan Süleyman'dan erkek çocuğu olur. Hürriyetine kavuştuktan sonra ayrılma tehdidinde bulunarak meşru evlilik yaptırır. Mekki'nin eserine göre ise Hürrem Rus asıllıdır, Kanuni'nin halası Hançerli Sultan'ın cariyesiyken halası tarafından henüz Kanuni şehzade iken ona takdim edilmiştir. Hürrem Sultan hayattayken çocukları arasında hiçbir düşmanlık çıkmamış, ancak kendisi öldükten sonra aile bağları çözülmüştür. Hürrem Sultan, aynı zamanda büyük şehirlerdeki hayır işleri ile tanınmaktadır.


Biliyorsunuz Osmanlı'nın bir döneminde kadınların yönetimde daha çok söz sahibi oldukları bir dönem vardır. Tarih kitaplarında özellikle belirtilmeye çalışılır ki, kadınlar Osmanlı'nın sonunu getirmişlerdir. İşte eşitlikçi eğitim! Neyse konumuza dönersek, bu dönemi inceleyen Leslie Peirce adlı tarihçi, Hürrem Sultan hakkında şunları söylüyor: "Büyük olasılıkla Batı Ukraynalıdır. Polonya'da anlatılanlara göre gerçek adı Alexandra Lisowska'dır ve kendisi Rutenyalı bir rahibin kızıdır. Tatar yağmacılar tarafından esir alınmıştır."

Hürrem Sultan hakkında anlatılanlara göre, kendisi şirin, çok zeki ve kıskanç bir kadındır. Güzelliği ile ünlü değildir. İyi bir politikacıdır. Kısa bir süre içinde Şehzade Mehmet dünyaya gelir. Birçok kaynağa göre Mahıdevran Hatun ve Hürrem Sultan arasındaki anlaşmazlık bir gün Mahıdevran Hatun'un Hürrem'i dövmesiyle sonuçlanır. Bunun sonucunda gözden düşen Mahıdevran Hatun, kısa bir süre sonra Manisa Valiliği'ne tayin olunmuş oğlu Şehzade Mustafa'nın yanına gitmiştir. Peirce'e göre ise Mahıdevran Hatun saraydan sürülmemiş, fakat oğlu sancağa gitmek üzereyken geleneklere uygun bir şekilde saraydan ayrılmıştır. 

Kanuni'nin Hürrem ile nikahlanmasına Osmanlı kaynakları az yer verirken, bu durum Batılı yazarların çok daha fazla ilgisini çekmiş. Valide Sultan'ın ölümü ise Hürrem Sultan'ın haremdeki gücünün daha da artmasını sağlamış. Valide Sultan, İbrahim Paşa ve Hatice Sultan, Mahıdevran ve oğlu Mustafa'nın yanında olmayı tercih etmiş ve kendileri saraydan ayrıldıklarında onlarla mektuplaşarak yakınlıklarını devam ettirmişler. 

Hürrem'in İbrahim Paşa'nın ölümündeki rolü tartışılan bir konu. İbrahim Paşa'nın güçlendikçe yetkilerini suistimal ettiği ve bunun onu ölüme sürüklendiği düşünülse de, Hürrem Sultan'ın da Paşa aleyhinde faaliyette bulunduğu söylenmekte. Bunun sebeplerinin başında ise Paşa'nın Şehzade Mustafa'yı taht için destekliyor oluşu geliyor. 

İbrahim Paşa'nın ölümünden sonra Hürrem Sultan'ın devlet siyaseti içindeki rolü artıyor. Bazı kaynaklara göre, Hürrem Sultan bu durumu sağlamak için haremi eski saraydan Topkapı Sarayı'na taşıtmıştır. Ancak bu kaynakların doğruluğu tartışılacak seviyededir. 
Kanuni Sultan Süleyman, Tiziano Vecellio
Şehzade Mehmet, Manisa valisi iken vefat eder ve bu ölüm tüm aileyi yasa boğar. Hürrem Sultan tahta oğlu Şehzade Beyazıd'ın çıkmasını istemektedir. Bazı kaynaklara göre Şehzade Mustafa'yı babasının gözünden düşürmek için sahte mektuplar hazırlatmış ve babası hayatta iken onun tahtına göz diktiği algısını oluşturmuştur. Hürrem Sultan'ın planlarını birlikte uyguladığı kişiler arasında kızı Mihrimah Sultan ve damadı Rüstem Paşa gösterilmektedir. Şehzade Mustafa'nın öldürülmesi onu tahta bir sonraki aday olarak gören halk arasında da üzüntü ve isyana neden olmuştur.

Hayatta kalan şehzadeler Beyazıd ile Selim'dir. Hürrem Sultan hangisinin tahta çıkacağını bilemeden vefat etmiştir. Ölümünden sonra iki kardeş arasında düşmanlık başlamış ve bu durum Beyazıd'ın ve oğullarının ölümü ile sonuçlanmıştır. 

Hürrem Sultan'ın mektuplarından anlaşıldığı kadarıyla kendisi dış politika ile ilgileniyor ve hatta bu mektuplardan bazılarının Kanuni seferde iken yazıldığı gözönüne alınırsa devlet içindeki önemi de daha iyi anlaşılıyor. Hürrem Sultan, şehzadeleri ile birlikte sancağa gitmemiş, Kanuni'nin yanında kalmıştır. Anlaşıldığı kadarı ile şehzadelerini ziyaret amaçlı yurtiçinde geziler gerçekleştirmiştir. 

Ayrıca Hürrem Sultan hayır işleri ile de ünlüdür. Cami, medrese, çeşme, köprü yapımları, tamirleri için servetinin büyük kısmını harcamıştır. İstanbul'daki Haseki semti, Hürrem Sultan'ın ünvanını taşımaktadır. Ayrıca, Haseki Camii, Hürrem Sultan tarafından Mimar Sinan'a yaptırılmıştır. Hürrem Sultan türbesi, Sultan Süleyman türbesinin yanında Süleymaniye Camii'nin bahçesinde bulunmaktadır. 

Son olarak, Kanuni Sultan Süleyman’ın Hürrem Sultan için yazdığı gazel:

Celis-i halvetim, varım, habibim mah-ı tabanım
Enisim, mahremim, varım, güzeller şahı sultanım

Hayatım hasılım,ömrüm, şarab-ı kevserim, adnim
Baharım, behçetim, rüzum, nigarım verd-i handanım

Neşatım, işretim, bezmim, çerağım, neyyirim, şem’im
Turuncu u nar u narencim, benim şem’-i şebistanım

Nebatım, sükkerim, genc,m, cihan içinde bi-rencim
Azizim, Yusuf’um varım, gönül Mısr’ındaki hanım

Stanbulum, Karaman’ım, diyar-ı milket-i Rum’um
Bedahşan’ım ve Kıpçağım ve Bağdad’ım, Horasanım

Saçı varım, kaşı yayım, gözü pür fitne, bimarım
Ölürsem boynuna kanım, meded he na-müsülmanım

Kapında çünki meddahım, seni medh ederim daim
Yürek pür gam, gözüm pür nem, Muhibbi’yim hoş halim!

Muhibbi (Kanuni Sultan Süleyman’ın mahlası)



Bugünkü dille:

Benim birlikte olduğum, sevgilim, parıldayan ayım,
Can dostum, en yakınım, güzellerin şahı sultanım.

Hayatımın, yaşamımın sebebi Cennetim, Kevser şarabım
Baharım, sevincim, günlerimin anlamı, gönlüme nakşolmuş resim gibi sevgilim, benim gülen gülüm,

Sevinç kaynağım, içkimdeki lezzet, eğlenceli meclisim, nurlu parlak ışığım, meş’alem.
Turuncum, narım, narencim, benim gecelerimin, visal odamın aydınlığı,

Nebatım, şekerim, hazinem, cihanda hiç örselenmemiş, el değmemiş sevgilim.
Gönlümdeki Mısır’ın Sultanı, Hazret-i Yusuf’um, varlığımın anlamı,

İstanbul’um, Karaman’ım, Bütün Anadolu ve Rum ülkesindeki diyara bedel sevgilim.
Değerli lal madeninin çıktığı yer olan Bedahşan’ım ve Kıpçağım, Bağdad’ım, Horasan’ım.

Güzel saçlım, yay kaşlım, gözleri ışıl ışıl fitneler koparan sevgilim, hastayım!
Eğer ölürsem benim vebalim senin boynunadır, çünkü bana eza ederek kanıma sen girdin, bana imdad et, ey Müslüman olmayan güzel sevgilim.

Kapında, devamlı olarak seni medhederim, seni överim, sanki hep seni öğmek için görevlendirilmiş gibiyim.
Yüreğim gam ile, gözlerim yaşlarla dolu, ben Muhibbi’yim, sevgi adamıyım, bana bir şeyler oldu, sarhoş gibiyim. Bir hoş hale geldim.




Kaynak: Ayşe Özakbaş, "Hürrem Sultan", Tarih Dergisi, Sayı: 36, 2000

369 - Sevdiğinize Sürpriz Yumurta

Salı, Şubat 07, 2012 Gönderen Berna Arslan , , 1 yorum
Sevdiğinize verebileceğiniz pek tatlı bir hediye. Aşağıdaki adımları takip edin ve sürprizinizle sevdiğinizi şaşırtın.

1. Kinder yumurtanın paketini dikkatli bir şekilde, pakede zarar vermeden açın.


2. Bir bıçakla yumurtayı ikiye bölün.


3. Oyuncağını içinden çıkarın.


4. Mesajınızı yazın.


5. Mesajınızı kıvırın.


6. Mesajı oyuncak kutusunun içine koyun.


7. Kutuyu kapayın.


8. Bir bıçağa kaynamış su dökün.


9. Bıçağı kullanarak çikolatanın kenarlarını eritin.


10. Elinizi çabuk tutun.


11. Kutuyu içine koyun.


12. İki parçayı hala erimiş haldeyken birleştirin.


13. Bu adımda dikkatli olmanız şart! Eskisi gibi paketlemeye çalışın.


14. Ve son olarak hediyeyi "Marketten geliyorum, sana da tatlı bir şeyler aldım" diyerek diğer yarınıza verin.



06 Şubat, 2012

368 - Filler de Resim Yapar

Pazartesi, Şubat 06, 2012 Gönderen Berna Arslan , , yorum yok
Tayland'ta filler alıyor boya dolu fırçaları hortumlarına ve başlıyorlar tuval üzerinde yeteneklerini sergilemeye. Ortaya çıkan tablolar insanlar tarafından çizilmiş gibi kaliteli. Çoğu resim, filleri veya bitkileri yansıtıyor. Peki filler bunu nasıl yapıyor? Filler gerçekten hayalgüçlerini kullanarak resim yapabilecek kadar kabiliyetli ve zeki mi?

Desmond Morris de bunu merak ederek Tayland gezisinde fillerin resim yaptığı merkezlerden birine uğruyor. İzleyicilerin çoğu bu yetenek karşısında şaşkın. Fillerin yaptığı resimler kapış kapış satılıyor. Her filin özel bir bakıcısı bulunuyor. Gösteride, fil bakıcısı ile sahneye çıkıyor. Bakıcının tek yaptığı fırçadaki boya bitince fırçayı değiştirmek oluyor. Morris ise gösteriyi izlerken bir şey farkediyor. 

Aslında filin her fırça darbesinden önce bakıcısı elini filin üzerinde gezdiriyor ve nasıl bir çizgi çizmesi gerektiğini eliyle gösteriyor. Fil ise büyük bir yetenek ile bu hareketi alıp tabloya transfer edebiliyor. Filin, bunun için derisinden aldığı dokunma hareketini çok düzgün bir biçimde işliyor olması gerekiyor (aklıma takılan bir nokta filin nereden çizmeye devam etmesi gerektiğini nasıl bildiği). Yine Morris'in farkettiğine göre bir fil hep aynı türde resmi çiziyor. Mesela bir tanesi hep çiçek çizerken, bir diğeri ağaç çiziyor. Gösterinin sonunda ise filler muz ile ödüllendiriliyor.


Tayland'ta filler eskiden tomrukçuluk işinde kullanılır ve ağaç taşırlarmış. Bu durum kanunlar ile yasaklanınca ortada bir sürü fil kalmış. Bu filleri ne yapalım diye düşünen Taylandlılar da filler için merkezler kurmuş ve onları göstererek para kazanmayı amaçlamış. Daha sonra işler gelişmiş ve görüldüğü gibi fillerin resim yapmasına kadar gelmiş. Vahşi dünyada fillerin hortumlarını resim yaparken kullandıkları gibi ince işlerde kullanmaları gerekmiyor. Bu yüzden aslında büyük bir öğrenme işinin altından başarıyla kalkmışlar diyebiliriz. 

Buradaki videoda resim yapan bir fili izleyebilirsiniz. Kamera filin hortumuna odaklandığından dolayı bakıcının nasıl bir davranışta bulunduğunu göremiyoruz. Son olarak buraya tıklayarak tabloların fiyatlarına bakmanızı da öneririm!

Kaynak: http://www.dailymail.co.uk/sciencetech/article-1151283/Can-jumbo-elephants-really-paint--Intrigued-stories-naturalist-Desmond-Morris-set-truth.html

02 Şubat, 2012

367 - Amüzi: Müzikal Tonları Birbirinden Ayıramama

Perşembe, Şubat 02, 2012 Gönderen Berna Arslan , , yorum yok
Amüzi, müzikal bir rahatsızlık; müzikal tonları birbirinden ayırma yeteneğinin kaybolması anlamına geliyor. Ya beyinde oluşan bir hasar yüzünden sonradan meydana geliyor ya da doğumdan itibaren bu rahatsızlık bebekte varoluyor.

Amüzinin bazı belirtileri şunlar:  Tanıdık melodileri tanıyamama, notaları okuma yeteneğini kaybetme, hatalı notaların farkına varamama, şarkı söyleyememe veya bir melodiyi mırıldanamama, enstrüman çalamama.


Amüzi hastaları sosyal hayatlarında müzikten uzak durmaya özen gösterseler de, bu durum bazı toplumlarda çok daha zor. Örneğin tonal bir dil olan Çince'de söylenişi aynı olan iki kelime, tonlamasına bağlı olarak iki farklı anlama gelebiliyor. Bu da amüzi hastalarının dili kullanmasında ve anlamasında zorluk yaşamalarına neden olabiliyor.

Amüziden muzdarip ünlü kişiler arasında Che Guevara, Sigmund Freud ve Charles Darwin bulunuyor.

Amüzi testi için de bir kaynağımız var, buraya tıklayın.