02 Temmuz, 2012

Konuk yazardan: "Meme Kanseri Hakkında Bilinmesi Gerekenler - Bölüm 2"

Pazartesi, Temmuz 02, 2012 Gönderen Berna Arslan , , , yorum yok

Meme kanseri ile ilgili bilgilendirme yazılarının ikincisinde sıra. Bu yazıda doktorumuz kendi kendine muayenenin öneminden ve bunu nasıl yapabileceğimizden bahsediyor. Serinin ilk kısmı için buraya tıklayın.

“Kemoterapiler, radyoterapiler sona erer, tedavi biter elbet bu hastalık geçer, menekşeler açılır üstünüzde leylaklar da güler, bir yarına göçenler kalır bir de yarın için direnenler…”

Adnan Yücel’in güzel dizelerini içim acıyarak modifiye etsem de bugünkü konu için sanırım daha güzel bir başlangıç yapamam. Bir önceki yazımızın başında hatırlayanlar olursa bir uyarı yapmış, meme kanseri kanser ölümleri içinde kadınlar için ilk sırada gelse de ölüm oranlarının giderek azaldığından bahsetmiştim. Gerçekten de dünyada 1990 yıllarından beri meme kanserinden ölüm oranları sürekli bir düşüş eğiliminde, ki bunda erken tanı ve gelişen tedavi modalitelerinin etkisinin büyük etkisi olduğu yadsınamaz.

1990 yılından beri hastalığı yenenlerin oranı %24 oranında artmış durumda ve bu gerçekten çok yüksek bir oran. Peki hastalıkta sağkalım öngörüsünü, doktorların o anlaşılmaz deyimiyle prognozu neler etkiliyor derseniz koltuk altındaki lenf düğümlerinin durumu, tümörün çapı, hasta yaşı, tümörün tipi, östrojen/progesteron hormonuna cevap veren alıcıların durumu ve elbette genetiği (HER2 geni) sayabiliriz. Özellikle lenf düğümlerini vücuda açılan bir kapı olarak düşündüğümüzden, buradaki pozitiflik diğer faktörlere göre hastalığın tekrarlaması ve sağkalım açısından hastalığın evresiyle beraber daha ön plana çıkmakta. 

Biliyorum uzattığım konusundaki homurtuları duyar gibiyim o yüzden kısaca söylersek, evre 0/1/2'de yaşam oranları artık %100'e yakınken, son evre olarak nitelendirebileceğimiz evre 4'te ise bu oran %25'lerde gezmekte. Yani Haşmet Babaoğlu tarzında söylersek şiirin son kelimelerinin altını tekrar tekrar çizmekte yarar var, her daim umut mevcut. 

Bu kadar konuştum, siz de sabırla bu satırlara kadar okudunuz, ama şimdiye kadar bahsettiklerim hep karşı tarafın, yani doktorun işi olanlardı, istatistiki verilerdi. Sanırım burada artık sizin için önemli kısım başlıyor: Nasıl fark edeceğiz, nelere dikkat edip neleri gözeteceğiz? Esasında erken evre kanserlerin çoğu maalesef bir semptom vermiyor, daha büyük kitleler ise karşımıza ağrısız kitleler olarak çıkıyor. Size tavsiyem kitle veya şişkinlik farketmeseniz bile
  • Meme çapında bir artma, şeklinde bir değişim,
  • Meme derisinde çukurlaşma, kalınlaşma, kabarıklık, kızarıklık
  • Meme başında çekilme, yer değiştirme, ülser, yara,
  • Tek bir meme başından kanlı akıntı
  • Koltuk altında bir şişkinlik 
farkederseniz şüphelenmekte fayda var. Özellikle şişlik ve ele gelen kitlelerde sertlik, düzensizlik, öteki memeyle arasında bir asimetri yaratması ya da bulunduğu dokuda fikse-sabit olması/hareket ettirilememesi kitlenin muhtemelen kötü olacağına yönelik işaret olarak algılanabilir. Kemik ağrıları, karında şişlik, bilişsel davranışlarda bozulma, sarılık, solunum güçlüğü gibi bulgularda da acele etmemizde fayda olacağını söyleyebilirim. 

Tabii erken teşhis için sanırım en başta Amerikan Kanser Cemiyeti’nin de her yaş grubunda erken teşhis için ilk önerisi olan kendi kendine meme muayenesini de iyi bir biçimde öğrenmeliyiz. Peki nasıl yapıyoruz? Özetlemek gerekirse 3 adım olarak düşünebiliriz:
  1. Gözle muayene
  2. Ayakta elle muayene
  3. Yatarak elle muayene
Başlamadan önce önemli iki tane “N” sorusunun yanıtını isterseniz cevaplayalım: Ne zaman yapalım? 20 yaşından itibaren Adet/Mens/Period/Özel Günün başlangıcından itibaren 7-10 gün sonra her ay ihmal etmeyelim (adet görmeyen kişilerde ise her ayın aynı günü).
Ne ile? İşaret yüzük ve orta parmağımızın uç kısımlarını kullanalım hassasiyetimizi arttıralım.

Duşumuzu aldık hazırsak artık şimdi herkesi banyoda veya rahat edebileceğiniz bir noktada ayna karşısına davet ediyor ve muayeneye başlıyoruz:

1) İlk adımımızı gözle muayene ile atıyoruz. Eller yanda serbest, eller kalçadayken, ellerimiz havada (hani elma toplar gibi) el baş üzerine kavuşmuş, vücudumuz öne hafif eğilmiş şekilde her iki mememizi dikkatlice gözlüyor, yukarıda okuduğumuz değişikliklerin olup olmadığına bakıyoruz. Tek bir pozisyon yetmez mi, neden böyle 5 ayrı pozisyonda bakıyoruz gibi bir soru muhakkak gelecektir önceden yanıtlayayım: Kötü kitleler çoğunlukla asıcı bağ ve kasların yapısını bozduğundan kasımızı değişik pozisyonlarda kasıp kitleyi görünür hale getirmeye uğraşıyoruz.

2) İlk adımı eminim hepimiz başarıyla uyguladık, umarım sağlıklı şekilde de atlattık, şimdi sıra ikinci adımımızda. Bu adımda meme başından bir akıntı olup olmadığına bakıyor, bu amaçla her iki meme başını baş ve işaret parmağı arasında hafifçe çekerek sıkacağız. Tekrardan hatırlatalım, tek bir meme başından gelen özellikle kanlı ve kirli bir akıntı bizim için önemli.
3) Ve evet sabredin son adıma geldik bile. Bu adımda ayakta ve yatarak bir kolumuzu başımızın arkasına alıyor diğer elin orta üç parmağı ile BİTİŞİK, BELLİ BİR BÖLGEDEN BAŞLAYARAK ve ELİMİZİ KALDIRMADAN hafif bastırarak dairesel, üstten aşağı ve merkezden dışa/dıştan içe olmak üzere tüm memeyi ve de koltuk altını muayene ediyoruz.

Gördüğünüz üzere 3 basit adımda kendi kendimizi muayene ettik, en azından belli bir boyutun üzerindeki kitleleri atlamamayı sağladık. Efendim duyamadım? Muayene ederken elimize bir kitle mi geldi? Hemen yine telaşa kapılmıyoruz, çünkü biliyoruz ki (en azından bu cümlenin sonunu okuduğunuzda biliyor olacaksınız) ele gelen kitlelerin %90'ına yakının iyi huylu olma ihtimali yüksek, yine de ihmal etmeden bir doktora görünseniz iyi olur. Ha peki daha elimize gelmeyecek seviyedeki daha küçük kitleler için ne yapalım derseniz onu da bir soluklanma payı bırakarak bir sonraki yazıya bırakıyorum.

Sağlıklı gün dileklerimle. :)

Resimler:
  • http://www.apolloahd.com/ViewContent.aspx?cid=28
  • http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/8/80/Breast_self-exam_NCI_visuals_online.jpg
  • http://mammoscan.com/screening.htm

0 yorum: