14 Aralık, 2012

474 - İşleyen demir ışıldar: Boş durmak neden dayanılmazdır?

Cuma, Aralık 14, 2012 Gönderen Berna Arslan 1 yorum

Yapacak çok işim olduğunda stresli de olsam daha mutlu oluyorum. Bir süre boyunca yapacak bir şey olmadığında -tez öğrencileri beni anlayacaktır- hayatı tümüyle sorgulayıp depresyona girmem kaçınılmaz oluyor. Hobilerime bile yoğun olduğum dönemlerde daha çok vakit ayırırım.

Benim gibi meşgul olunca daha mutlu olan insanlar var mıdır diye internette bir arama yapınca karşıma 2010 yılında yapılmış bir psikoloji araştırması çıktı. Bu araştırmada doldurmaları için bir anket verilen katılımcılar, bir sonraki anket için 15 dakika bekleyeceklerini biliyorlar. Önlerine iki seçenek sunuluyor: İsterlerse doldurdukları anketi yakında bulunan bir yere götürüp geri gelerek kalan zamanda bekleyebilirler. Veya doldurdukları anketi kampüsteki daha uzak bir yere götürüp geri gelerek bu onbeş dakikayı doldurabilirler. İki türlü de anketi teslim ettiklerinde kendilerine şekerleme verileceğini biliyorlar.

Uzak mesafeyi yürümeyi tercih edenlerin sonuçta daha mutlu olduğu ortaya çıkıyor. Çoğunluk ise yerinde durmayı tercih ediyor. Fakat koşullar değişince kararlar da değişiyor. Katılımcılara kısa ve uzak mesafedeki iki yerde farklı şekerlemeler verileceği söylenince çoğunluk uzun mesafeyi tercih ediyor, çünkü uzun yolu katetmek için geçerli bir mazeret bulmuş oluyorlar.

Kısaca, insanlar boş durmayı sevmiyor. Zamanımızı anlamsız işlerle de olsa doldurduğumuzda daha mutlu oluyoruz.


Bunu destekleyen bir örnek de gerçek hayattan; ABD'deki bir havaalanından geliyor. Yolculardan bagaj bekleme sürelerinin çok uzun olduğuna dair şikayetler alan havaalanı yönetimi bu şikayetleri dikkate alarak bagaj kısmında çalışan eleman sayısını artırıyor. 8 dakikaya düşen bekleme süresi normal kabul edilirken yolculardan gelen şikayet sayısında azalma görülmüyor. 

Bunun üzerine daha detaylı bir analiz yapan havaalanı yönetimi yolcuların varış kapısından bagaj alımına bir dakika kadar yürüdüklerini ve bagaj alımında yedi dakika kadar beklediklerini görüyor. Yani yolcular zamanlarının büyük kısmını hiçbir şey yapmadan bekleyerek geçiriyorlar. 

Yönetim bunun üzerine akıllıca bir kararla varış kapılarını daha uzak bir noktaya çekiyor ve yolcuların bagaj alımına kadar daha uzun bir mesafe yürümelerini sağlıyor. Şikayetler neredeyse sıfıra iniyor.

Başta bahsettiğim bilimsel çalışmayı yürüten Christopher K. Hsee ise asistan öğrencilerine boş durmamaları için anlamsız işler verdiğini itiraf ediyor. Etik değil ama bu onları mutlu ediyor diyor. 

Dipnot: Ben bu konuya bir de toplu taşımadan örnek vermek istiyorum. İki yaka arasındaki metrobüs yolculuğu çok kısa -en fazla 15 dk. kadar- olmasına rağmen insanlar metrobüste oturmak için birbirini ezerken, 40-50 dakika sürecek bir otobüse binerken böyle bir arbede yaşanmıyor. Bence bunun sebeplerinden biri metrobüs yolculuğunda hiçbir şey yapmadan metrobüse binilen ilk noktada beklenilmesi. Ara duraklarda inen yolcu sayısı az, kimse metrobüste ilerlemiyor, hayat çok statik ve sıkıcı. Otobüste ise duraklarda inenler binenler var, bindiğiniz yerde durmanız neredeyse imkansız. Tabii oturma şansınız da mevcut, hayat o kadar sıkıcı değil, insanlar da o kadar mutsuz değil. Siz ne dersiniz? :)


Resim kaynak:
http://sayiyorum.com/wp-content/uploads/2012/01/kuyrukta-beklemek.jpg 
http://www.designofsignage.com/application/symbol/building/largesymbols/waiting.html

1 yorum:

Halil Ahmet Çakır dedi ki...

Konuyla ilgili şöyle bi' yazı var; http://neselibeyin.com/2012/12/13/can-sikintisina-bir-gun-care-bulabilir-miyiz-gercekten/