Merhaba!
Bugün size Polimer Kil blogunun sahibi Nihal Erpeden'i tanıtmak istiyorum. Nihal Hanım, uzun zamandır takip ettiğim blogunda özgün el emeklerini sergiliyor ve yapılış yöntemlerini okuyucularıyla paylaşıyor. Polimer kil, resin, boncuk işlerini bulabileceğiniz blogunun adresi burada. Söyleşimize de buradan buyrun:
Öncelikle kendinizden biraz bahseder misiniz? Mesleğiniz,
aldığınız eğitim, kısacası blog dışındaki yaşantınız hakkında bilgi verir
misiniz?
Sanırım
insanın kendisini anlatması en zor bir şeylerden biri. Ya kaptırıp onlarca yılı
anlatmaya kalkar da bayıltırsam... :)
Kaç
yaşımdayım doğrusu pek bilmiyorum, çok değişken bir konu bu, ruhsuz gerçek
takvime göre 15 Nisan 1957 doğumluyum. Yılı ilgi alanım dışında, ama Nisan’ın
15’i olması bana hep ilginç gelir. Bana benziyor biraz, baharın tam ortası,
değişimin tam ortası. Sıcak da olabilir, serin de. Güneş yakabilir veya seller
götürebilir, fakat bilirsiniz ki sonu mutlaka sıcaktır. Soğukları, gri günleri
geride bırakmış, güneşe yelken açmıştır. En güzel çiçeklerin açtığı aydır. Çok
severim Nisan 15’i. İyimser olmayı, hayata renklerle bakmayı belki de Nisan’ın
15’ine borçluyumdur, kim bilir :)
Ankara
Bahçelievler Deneme Lisesi Mezunuyum. 80 öncesi dönemin özel ve berbat şartları
nedeniyle, iki kez üniversiteyi bırakmak zorunda kaldım. 74’de aşık olduğum
insanla 78’de evlendim, 80’de de oğlumuz doğdu. 2010 da da hayatımıza Uyku
adını verdiğimiz dört bacaklı minik efendimizi dahil ederek, kendimizi köleliğe
atadık. İş hayatım bankacılık, hayat sigortaları, bireysel emeklilik sistemi
içinde oldu. Hepsi ile ilgili eğitimler ve sertifikalar aldım. Şimdi emekli ve
emlak danışmanıyım. Ama eşimle planımız bu yılın sonunda artık fiilî olarak da
emekli olup, bir sahil kasabasına yerleşmek.
Blogunuzdan anladığım kadarıyla pek çok
hobiniz var. Bugüne kadar en çok hangi hobilerden keyif aldınız? Çalışmayı
sevdiğiniz malzemeler neler?
En çok
polimer kil, en az dikiş. Aralarında da resim, boncuk, örgü ve son zamanlarda
merak sardığım dekupaj var.
Zaman içinde ilgilendiğiniz hobiler ne şekilde
değişti? Farklı malzemelerle çalışmış olmak size neler kattı?
Hatırlayabildiğim
kadar geriye gidiyorum, bakıyorum hep bir şeyler yapıyormuşum. Çocukken
bebeklerime elbise dikerdim, kağıt bebeklere kıyafetler çizerdim, o zamanlar
polimer kil yoktu, un-tutkal hamuruyla bir şeyler yapardım. İlk okulda tiyatro
oyunları yazardık arkadaşlarımla, dekorunu yapar, yönetir, oynardık. Ve o
zamanlar resim ve elişi dersleri daha mı önemli idi müfredatlarda. Evin yanı
sıra, ilkokulun da bu tarz zevklere ve becerilere katkısı olduğunu sanıyorum,
zira hatırlıyorum da neredeyse bütün arkadaşlarım bir şeyler yapardı. Hiç
birimiz de, öyle kapalı çevrede, evden çıkmayan çocuklar değildik.
Malzemeler
zaman içinde değişti tabii, buna kâh yeni çıkan ürünler, kâh imkanlar sebep
oldu. Meselâ gençliğimde renkli fotokopi var mıydı acaba, varsa bile öyle her
köşe başında bulunmazdı ki, her aklıma estiğinde dekupaj yapayım (Off artık
doğum tarihimin yılı konusu ile de
mi ilgilensem acaba :) ). Ve
internet... Aslında en önemli malzeme o galiba. Varlığından haberim olmayan
ürünleri ve onların nasıl uygulandığını öğrenebilmek. Bundan sonrası hayal gücü
ve yetenek sınırları ile ilgili. Gördüğüm, kullandığım her yeni malzeme,
yepyeni pencereler açıyor. Biri diğeri ile ilgili farklı fikirler veriyor. Ne
kadar çok farklı malzeme, o kadar çok ilham ve imkan.
![]() |
http://nihalerpeden.blogspot.com/2011/04/cicek-kolye-kupe-yuzuk-takimim.html
Polimer kili kullanmayı öğrenirken hangi
kaynaklardan faydalandınız? Kendi kendinize keşfettiğiniz değişik üretim
süreçleriniz var mı?
Polimer
kille 6-7 yıl önce ilgilenmeye başladım. Uzunca bir zaman internette dolaştım,
teknikleri araştırdım. Elime ilk aldığımda da onunla çok iyi anlaşacağımızı
hissettim. Kursa ihtiyaç kalmadı.
Kendi
keşfettiğimi sandığım pek çok şeyin daha önce veya daha sonra, başkaları
tarafından da keşfedildiğini görüyorum. Ne de olsa, aklın yolu bir değil mi? :)
Bazen
yaptığım bir hata, yeni bir çalışma yöntemi geliştirmemi sağlıyor, bir malzeme ile çok çalışınca mutlaka
kendiliğinden bazı teknikler oluşuyor, gelişiyor. Ve sonunda kendinize özgü bir
çalışma tarzı oluşuyor. Somut bir örnek olsun diye falanca çalışmam demek
istedim ama, evlatlarını birbirinden ayırt etmeyen anneler gibi hissettim
birden. Resini kullanma şekli belki buna örnek olabilir.
Oldukça ilginç ve kendine özgü takı modelleriniz
var. Bunları yaratırken nelerden ilham alıyorsunuz? Önce çizim mi yapıyorsunuz?
Teşekkür ederim. İlham Amca ne zaman gelir bilinmez ki.
Doğrusunu isterseniz gerçekten bilmiyorum nelerin ilham verdiğini. Bazen
kafamın içinde minik baloncuklar oluşup, pıtır pıtır patlıyorlarmış gibi
geliyor bana. Öyle, aniden bir resim veya birkaç renk canlanıveriyor. Ve çoğu zaman bitince ne olacağını,
nasıl olacağını bilmediğim bir çalışmaya başlayıveriyorum. Bu büyük bir
heyecan, bu duyguyu çok seviyorum.
O nedenle, aynı şeyi bir kez daha yapmaktan hoşlanmıyorum. Pek ender olarak
çizimle başlasam bile, yolun yarısında ellerim beni başka bir yola sokuveriyor.
Bazen yolumu kaybedip çalışmayı ortalık yerde bırakıp, haftalarca yüzüne
bakmıyorum. Hatta öyle ki, takı yapmak için oturduğum masadan tablo yapmış
olarak kalkabiliyorum. Konu bu olunca sınırlanmaya gelemiyorum. “Şöyle bir
model” diye sipariş aldığımda fena halde geriliyorum, abartıyorum sanmayın
uykum kaçmamışsa rüyama giriyor. Yani sözün özü, bu konuda ele gelir, kaleme
yaraşır bir kriterim yok.
Takılarınıza ilgi yurtiçinden mi yoksa
yurtdışından mı daha büyük? El işlerini internet üzerinden satmak isteyenler
için tavsiyeleriniz var mı?
Takılarıma
pek fazla ilgi olduğunu söyleyemem. Doğrusu pazarlama konusunda şimdilik çaba
harcadığımı da söyleyemem. Keyif olsun diye açtığım bir yerli, bir yabancı
sanal mağazam var; onları da beslemek, duyurmak için hiç bir şey yapmıyorum. Çünki
şimdilik ticarî bir amacım yok. Bu konuya, başta bahsettiğim emeklilik
planlarımız gerçekleştiğinde ağırlık vereceğim. Internet satışı ile ilgili
olarak öğrenmem gereken çok şey var. Blog’larını takip ettiğim başarılı
arkadaşlarımın deneyimlerinden de yararlanarak diyebilirim ki internet
satışında başarılı olmanın yolu doğru fiyat, sayı bakımından zengin bir mağaza,
çeşitte fazla dağılmamak, özgün olmak, iyi ve devamlı bir tanıtımdan geçiyor.
Blogunuzda belirttiğiniz üzere blog yazmaya
başlama nedenlerinizden biri de yapım aşamalarını paylaşarak meraklı
okuyuculara yol göstermek. Bu konuda okuyucularınızdan nasıl geri bildirimler
alıyorsunuz?
Yol
göstermek iddialı bir söz olur. Yardımcı olmak diyelim. Gerçekten de bundan
mutluluk duyuyorum.
Çok
güzel ve geniş bir grup olduk. Pek çoğumuz yüz yüze tanışmamış olmamıza rağmen,
gerçekten birbirimize büyük sempati duyuyoruz, yardımlaşıyoruz. Blog
arkadaşlarımın polimer kil konusunda akıllarına takılanları bana sormaları beni
çok mutlu ediyor, elimden geldiğince, edindiğim tecrübeler ışığında yardımcı
olmaya çalışıyorum. Bazen yazışmalarımız sonunda, çalışmalarını benimle kâh
bloglarından, kâh e-postamdan paylaşarak beni onurlandırıyorlar.
![]() |
http://nihalerpeden.blogspot.com/2012/05/kendime-geldim-galiba.html
Şimdiye kadar en çok ilgi çeken yazılarınız
nelerdir?
En çok
ilgi gören yayınım, benim için çok önemli bir konuyu paylaştığım bir yazı idi.
Polymer Clay Daily adlı önemli bir e-derginin benim bir çalışmamı konu etmesini
paylaşmıştım. Arkadaşlarımın bu konudaki destekleri duyduğum gururu bir kat
daha artırdı ve çok mutlu oldum.
Bir
diğeri de, Tavus Kuşu duvar süsü yayını idi. Acılı ve zor bir çalışma idi, yapım
macerasını dört bölümde yayınlamıştım. Acılıydı, zordu ama yayınlarken ve gelen
yorumlarla çok eğlenceliydi.
Yazılarınızdan sabırsız ve tez canlı
olduğunuza dair bir izlenim edindim :) Bu doğruysa
yoğun bir sabır gerektiren ürünleri üretirken sizi motive eden nedir?
Bu
sorunun cevabını kendime de kolayca veremiyorum. Sabır ve sabırsızlık hallerim
galiba konuyla ve ilerleyen yıllarla değişiklik gösteriyor. Geniş açıdan
bakarak, mecbur olduğum/bırakıldığım konularda çok sabırsız olduğumu
söyleyebilirim. Ancak iş sevdiğim konulara gelince, nasıl bu kadar sabırlı
olabildiğime bazen ben de şaşırıyorum. Hani abartmayayım ama kafama takarsam
tırnağımla taş bile oyabilirim gibi geliyor :) Tek ihtiyacım olan şey heyecan. Bazen yeni bir çalışmaya başlarken
öyle büyük bir heyecan duyuyorum ki masaya oturup uzun zaman sadece killerimi,
kâğıtlarımı, kalemlerimi seyrediyorum. O esnada yanımda bomba patlasa
duymayabilirim. Bu duyguyu eminim pek çok hobi sahibi yakînen biliyordur. Hep
merak ederim, tam böyle bir ruh halindeyken beyin elektrosu çekilse nasıl bir
sonuçla karşılaşılır acaba. Hatta elektro da değil, geçen düşüncelerin
renklerin filmi çekilebilse.
1 yorum:
Heyy.. Ben bu röportajı yeni gördüm. Nihal benim vazgeçilmezimdir. :) Onun sabrına da sabırsızlığına da hayranım ben.
Yorum Gönder