30 Eylül, 2013

521 - Neden Vintage?

Pazartesi, Eylül 30, 2013 Gönderen Berna Arslan , , , 1 yorum

Son yıllarda vintage trendini birçok alanda görebiliyoruz; kıyafetler, takılar, kumaşlar, desenler, renkler... Peki neden retro ve vintage ürünler bu kadar ilgi çekiyor? Psikoloji dünyası bu işe ne diyor? Bu cevabı vermeden önce kişisel görüşüm vintage sevgisinin teknolojiden uzak ve insan ilişkilerinin daha sıcak olduğunu düşündüğümüz hayata özlem duygusundan kaynaklandığı yönünde...


Psychology Today ise vintage sevgisinin arkasında birden fazla nedenin yattığını söylüyor. En önemlilerinden biri ise "hazine arama" heyecanı. Vintage ürünler için normal ürünlere göre daha fazla araştırma yapmanız ve gönlünüze göre olan ürünü bulmak için daha çok çaba sarfetmeniz gerekiyor. 






Bir başka neden ise aldığımız vintage ürünün bir geçmişinin ve hikayesinin olması. Çağın ve geçen zamanın etki ettiği bu ürünlere biraz bizden de bir şeylerin geçecek olması hissi hoşumuza gidiyor. 







Önemli nedenlerden biri ise elbette kalitenin yüksekliği. Eski ürünlerin çoğunda hem kullanılan malzemeler, hem de o ürünlerin ortaya çıkmasını sağlayan ustalık göze çarpıyor. 

Günümüzde aşırı üretimin ve küreselleşmenin etkisinde kendimize tutunacak bir dal olarak görüyoruz belki de farklı ve eşsiz vintage parçaları. 


Kaynak:

www.psychologytoday.com/blog/the-psychology-dress/201203/the-psychology-vintage

27 Eylül, 2013

520 - Masumiyet Projesi

Cuma, Eylül 27, 2013 Gönderen Berna Arslan , , yorum yok
Haksız yere hüküm giymiş mahkumları DNA testi yöntemiyle kurtarmayı hedefleyen, kar amacı gütmeyen bir organizasyon "masumiyet projesi". 1992 yılında hayata geçen proje, bugüne dek 311 kişiyi yanlış yere suçlanmaktan kurtardı. Bu kişilerden 18'i idam cezasını bekliyordu. 



Masumiyet projesini başlatan gözlem, hatalı hükümlerin yüzde 70'nin kaynağında görgü tanıklarının hatalı ifadelerinin yer almasıydı. 2003'te kar gütmeyen bir organizasyona dönüşen Masumiyet Projesi'nin ana hedefi, DNA testi yapılabilecek veya tekrarlanabilecek vakalarda bu testin yapılmasını sağlayıp masumları kurtarmak. Masumiyet Ağı'nın başka üyeleri DNA testinin mümkün olmadığı vakalarda da çalışıyor. DNA testi yalnızca vakaların yüzde 5'i ila 10'u arasında mümkün oluyor.

Bu organizasyonun yardımıyla haksız yere idam cezası verilenlerin ortaya çıkması da elbette idam cezasını tekrar tartışmaya açmış durumda. Organizasyonun başardıkları ile ilgili bazı bilgiler ise şöyle:

Beraat edenlerin yüzde 70'i azınlık gruplarına ait.
Ortalama çekilmiş hapis cezası 13 sene.
DNA davalarının yüzde 40'ında gerçek suçlu bulunmuş.
DNA davalarının sonucunda beraat edenlerin yaklaşık yüzde 50'sine hapiste geçirdikleri zamana karşılık maddi tazminat verilmiş. 
Davaların yüzde 22'sini DNA bilgisi olmadığı veya yok edildiği için organizasyon takip edememiş.

Masumiyet Projesi'nin maddi kaynaklarının yüzde 45'i bireysel katılımlardan, 30'u kuruluşlardan, 15'i senelik yardım yemeğinden geliyor. Sitesinden bağışta bulunmak da mümkün.

25 Eylül, 2013

519 - İyi Üniversitelerden Online Dersler

Çarşamba, Eylül 25, 2013 Gönderen Berna Arslan , , yorum yok
Daha önce önde gelen üniversitelerin derslerine erişebileceğiniz bir sistemden bahsetmiştim. Yine buna benzer, ama belki de daha ilgi çekici şekilde organize edilmiş bir web sitesinden bahsedeceğim: Coursera.


Coursera'da birçok alandan (mühendislik, sosyal bilimler, temel bilimler gibi) dersler bulmak mümkün. Sistemde yer alan üniversiteler ise Avrupa ve ABD'nin önde gelen üniversiteleri. Dersler için çoğu zaman İngilizce altyazı bulunuyor. Diğer dillerde de destek yakın zamanda eklenecek gibi görünüyor.

Derslere katılım ücretsiz; bazı dersler 4 hafta kadar sürerken, bazıları 8 hafta sürebiliyor. Sertifika veren ücretli dersler de mevcut. 

01 Eylül, 2013

518 - CSI etkisi

Pazar, Eylül 01, 2013 Gönderen Berna Arslan , yorum yok
Televizyonda izlediklerimizin hayatımız üzerinde büyük bir etkisi olabilmesi çok ilginç. CSI etkisi de, kriminal dizilerde gösterilen adli tıp sahnelerinin toplumu nasıl etkilediğini tanımlıyor. Örnek vermek gerekirse, son yıllarda ABD'deki mahkemelerde jüri üyeleri suç davalarında daha fazla adli kanıt görmeyi talep ediyor. CSI dizilerinin sıkı takipçileri ise ikinci derece kanıtlara -parmak izi gibi- kesin delillere göre daha az değer veriyor.

CSI dizileri birçok yönden eleştiriliyor. Bu tip dizilerde genelde laboratuvarda çalışan kişiler aynı zamanda şüphelilerle görüşüyor, olay mahaline gidiyor ve suç olaylarını çözmeye çalışıyorlar. Oysa gerçek hayatta bu tip görevleri polis ve dedektifler yerine getiriyor. Diziler ve gerçek hayat arasındaki farklardan biri de DNA ve parmak izinin gerçek hayatta pek de sık ele geçirilemiyor oluşu. Ele geçirilse bile bu verilerin işlenmesi haftaları veya ayları bulabiliyor. Dizilerde ise genelde saatler içinde sonuçlar alınıyor. Benzer şekilde, dizilerde uygulanan bazı teknolojiler gerçek hayatta henüz uygulanmıyor. Örneğin, dizide alçı kalıp yardımıyla bir yaranın şekli belirlenerek, bu yaraya hangi tip bıçağın neden olduğu belirleniyor. Ancak gerçekte henüz böyle bir teknoloji mümkün görünmüyor. 

 
Adli bilimci Thomas Mauriello, CSI dizilerinde kullanılan teknolojinin yaklaşık yüzde 40'ının gerçek olmadığını söylüyor. Bunun yanında, gerçek hayattakinin aksine dizilerdeki araştırma ekipleri buldukları deneysel sonuçların kesinliğine yüzde yüz inanıyorlar ve kuşkuya yer bırakmıyorlar. 

Son olarak, CSI dizilerinin yaratıcısı Anthony Zuiker, CSI etkisinin bu seriden çıkan en harika şey olduğunu söylemiş.