26 Mayıs, 2014

544 - Faydalı bir kitap: Anne Baba ve Çocuk Arasında

Pazartesi, Mayıs 26, 2014 Gönderen Berna Arslan , , yorum yok
Çocuk gelişimi ve çocukla iletişim hakkındaki kitapları okumayı seviyorum. Bu konuda oldukça zayıf bir kitap okuduktan sonra (Çocuk Eğitiminde İdeal Anne Baba Olmak), bu yazıda bahsedeceğim kitap ilaç gibi geldi. 

Dr. Haim G. Ginott tarafından yazılmış olan "Anne Baba ve Çocuk Arasında" ilk olarak 1965 yılında basılmış. Ginott, hem bir öğretmen, hem çocuk psikoloğu ve de psikoterapist. İsrail'de öğretmen olarak çalıştıktan sonra ABD'de klinik psikoloji eğitimi görmüş. 

Çocukla iletişim konusunda dikkat çektiği noktaları kendi dilimle yazmaya çalışacağım:
- Çocukların duygularını değiştiremezsiniz ("neden üzülüyorsun? üzülmene hiç gerek yok"), duygularını anlayın, davranışlarına yön verin.
- Çocuklara sorumluluk kazandırmak en küçük yaştan yapılabilecek bir şeydir. Yemek yemek, ödev yapmak tamamen çocuğun sorumluluk alanındadır.
- Çocuklar duygularının belirttiklerinde onları yargılamayın. Duygularını anladığınıza dair bir yorum yapın (örn. şu sebepten üzgün olduğunu biliyorum)
- Çocuk iyi bir şey yaptığında karakterini değil ("çok akıllı bir çocuksun") davranışını övün ("odayı çok güzel temizlemişsin")
- Kural koyarken belirsiz bir dil kullanmayın. 


Ginott, kitapta çocukla nasıl konuşulması gerektiğine dair birçok somut örnek veriyor. Kardeş kıskançlığından, sorumluluktan, kural koymaktan, disiplinden ve çocukta kaygıdan bahsediyor.

Kitaptan sevdiğim bölümleri paylaşıyorum:

"Çoğu ebeveyn, çocukların şikayetlerinin yersizliğini, algılarının yanlışlığını onlara kanıtlamaya çalışmanın hiçbir işe yaramayacağının farkında değildir."

"En önemli kural, övgünün çocuğun karakteri ya da kişiliğiyle değil, çabaları ve başarılarıyla ilgili olmasıdır."

"...sürekli olarak eleştirilen çocuklar, kendilerini ve başkalarını eleştirmeyi öğrenirler, Kendi değerlerinden kuşkulanmayı ve başkalarının değerini küçültmeyi öğrenirler."

"Çocuklar sorumluluk duygusuyla doğmazlar. Öngörülen belli bir yaşta da kendiliğinden sorumluluk kazanmazlar. Tıpkı piyano çalmak gibi, sorumluluk da yavaş yavaş ve uzun yılların deneyimi sonunda kazanılır."

"Ebeveynlerin tavırları, birinci sınıftan itibaren, ev ödevinin kesinlikle çocuk ve öğretmenin sorumluluğunda olduğunu ifade etmelidir."

"Cezalandırma kötü davranışı önlemez. Cezalandırma suçluyu kaçma konusunda daha becerikli hale getirir. Çocuklar cezalandırıldıklarında daha itaatkar ya da sorumlu olmaya değil, daha dikkatli olmaya karar verirler."


"Davranışları sınırlarız, istekleri ya da duyguları ise sınırlamayız."

"Hem zihinsel hem de fiziksel sağlık için çocukların koşması, zıplaması, tırmanması, atlaması gerekir. Mobilyalarınızı korumaya çalışmanız anlaşılabilirdir, fakat bu çocukların sağlığına duyulan ilginin yerine geçmemelidir."

"Fiziksel cezanın en kötü etkilerinden biri, çocuğun bilincinin gelişmesini engelleyebilmesidir. Vurmak, suçu kolayca hafifletir: Yaramazlığın bedelini ödeyen çocuk, bu davranışını tekrarlamakta kendini özgür hisseder."

"Ebeveynler okul çağındaki çocuklarını her sabah kaldıran kişiler olmamalıdırlar. Bir "çalar saat anne" ya da "çalar saat baba" gibi onları kontrol etmektense, çocukların bir çalar saat tarafından uyandırılması daha iyidir."

"Bir çocuk asla terk edilmekle tehdit edilmemelidir" ("dediğimi yapmazsan seni burda bırakır eve dönerim")

"Bir süs balığı ya da kaplumbağa ölse ebeveynler çocuğun fark etmeyeceğini umarak, hemen yerine yenisini koyarlar. Çocuklar sevilen kişinin kaybının çok önemli olmadığı, sevginin kolayca transfer edilebileceği ve sadakatin kolayca ortadan kalkabileceği sonucunu çıkarabilirler."

Son olarak, II. Dünya Savaşı sonrası, Ginott'un bir okul müdüründen aldığı önemli bir notu da paylaşıyorum:

“Sevgili Öğretmen, ben toplama kamplarından sağ kurtulmuş biriyim. Gözlerim hiçbir insanın hayatında tanık olmaması gereken şeyleri gördü: Bilgili mühendisler tarafından inşa edilmiş gaz odalarını, uzman doktorlar tarafından zehirlenmiş çocukları, tecrübeli hemşireler tarafından öldürülmüş bebekleri, lise ve üniversite mezunları tarafından kurşuna dizilip yakılmış kadınları ve çocukları...
Bu yüzden eğitimle ilgili derin şüphelerim var. Benim sizlerden isteğim şudur: Öğrencilerinizin önce insan olmalarına yardım edin. Çabalarınız sonucunda ortaya bilgili canavarlar, yetenekli psikopatlar veya eğitimli Eichmann’lar çıkmamalı.
Okuma, yazma, aritmetik ancak çocukları daha insancıl yapmaya yarayacaksa önemlidir.

06 Mayıs, 2014