29 Temmuz, 2011

295 - Otel Çarşafları içindeki Mesih: Kudüs Sendromu

Cuma, Temmuz 29, 2011 Gönderen Berna Arslan , , yorum yok
Simpsons'tan öğrendim Kudüs sendromunu. Dizide Kudüs'e ziyarette bulunan bazı kişiler kendilerini mesih ilan ediyorlardı, Homer da bu kadroya dahildi. Psikiyatrik herhangi bir sorun göstermemiş kişilerde de görülebilen sendrom din farkı gözetmiyor; daha önce Musevi, Hıristiyan veya Müslüman kimselerde görülmüş. 

Otel çarşaflarına bürünmüş halde çöllere düşmek okuyunca komik geliyor ama bu durum Kudüs sendromunun bir belirtisi. Genel bir endişe hali ve sinirlilik ile başlayan sendrom, kutsal mekanları ziyaret etme dürtüsünü beraberinde getiriyor. Gruptan ayrılıp bunu tek başına yapma hissi baskın oluyor. Bazı temizlenme ritüelleri -örneğin tırnakları kesme, devamlı yıkanma- görülebiliyor. Beyaz çarşafları da kaptıktan sonra ilahiler veya kutsal kitaplardan sözler söylenmeye başlanıyor. Daha sonra kişi kutsal bir mekana gidiyor ve diğer insanları daha iyi bir yaşama davet ediyor.

Aslında bayağı komik bir durum, ama insan bu durumu anlamakta zorlanmıyor. Çevrenin insanı nasıl etkilediğinin belki de en iyi göstergelerinden biri. Bu sendroma yakalanan kişiler kim oldukları bilgisine hala sahipler, gaipten sesler duymuyorlar. 5-7 gün arasında da bu belirtilerden kurtuluyorlar.

22 Temmuz, 2011

294 - Road Runner Gerçekten Var!

Cuma, Temmuz 22, 2011 Gönderen Berna Arslan , , yorum yok
Bip bip diyerek Coyote'den kaçan Road Runner'ı hatırlarsınız. Peki bu karakterin gerçek bir hayvandan esinlendiğini biliyor muydunuz? Güneybatı Amerika, Meksika ve Orta Amerika'da yaşayan roadrunner'ın iki farklı türü var. Tabii gerçek hayatta bip biplediği söylenemez, kuşun çıkardığı sesi şuradan dinleyebilirsiniz. Bu kuşlar hem etçil hem de otçul ve de tek eşliler. Aynı zamanda New Mexico'nun da simgesini oluşturuyorlar.


Road Runner'ın ne kadar hızlı olduğunu yukarıdaki videoda izleyebilirsiniz.

21 Temmuz, 2011

293 - Odin: Suya Dalan Kaplan

Perşembe, Temmuz 21, 2011 Gönderen Berna Arslan , , , , 1 yorum

Bu fotoğraf çekildiği zaman 6 yaşında olan Odin isimli Bengal kaplanı, diğer birçok kedinin aksine havuza dalmakta bir sorun görmüyor. Beyaz renkli kaplanlar doğada az bulunuyor ancak hayvanat bahçelerinde görülebiliyormuş. Odin yüzmeyi suya atılan et parçalarını yiyebilmek için öğrenmiş. Korkunç yüz ifadesinin sebebi gerçekte agresifliği mi yoksa burnuna su kaçmasını engellemek mi bilemiyorum.


292 - Sarı Yumruk Kim

Perşembe, Temmuz 21, 2011 Gönderen Berna Arslan , , , , yorum yok

Beyoğlu Tünel, Karaköy taraflarında dolaşıyorsanız ilginizi sarı yumruklar kesinlikle çekmiştir. Birçok kepenkte ve duvarda bulunan sarı yumruklar, Erasmus değişim programı ile Türkiye'ye gelmiş olan Alman Matthias Wermke, diğer adıyla Kripoe tarafından yapılmış. 

Berlin'de Türklerin yoğun olduğu Kreuzberg'te büyümüş olan Kripoe, Güzel Sanatlar Fakültesi öğrencisiymiş. Sarı yumrukları boyarken iltifat edenler olduğu gibi dövmek üzere arkasından koşanlar da olmuş. 

Bu da bobiler'in konu hakkındaki yorumu:

291 - Holland mı Netherlands mi

Perşembe, Temmuz 21, 2011 Gönderen Berna Arslan , , , 2 yorum
Hollandalıların çoğu ülkelerine İngilizce'de Holland denmesinden hoşlanmıyor; bunun yerine Netherlands'i tercih ediyorlar. Bunun sebebi ise 10. ve 16. yüzyıllar arasında Holland diye tabir edilen yerin Holland Kontu tarafından yönetilen bir eyalet olması. 17. yüzyılda bu bölge ekonomik olarak güçlenip ön plana çıkınca Holland kelimesi tüm Hollanda için kullanılmaya başlanmış. 

Yani günümüzde Holland aslında Netherlands'in bir parçası. Türkçe'de başka karşılık olmadığından biz ülkeye Hollanda diyoruz, ancak aslında Holland diye tabir edilen bölge -resimde de görüldüğü gibi- Netherlands'in bir parçası.

14 Temmuz, 2011

290 - Taş-Kağıt-Makas Hakkında

Perşembe, Temmuz 14, 2011 Gönderen Berna Arslan , yorum yok
Taş-kağıt-makas oyununun da dünya şampiyonluğu olur mu diyebilirsiniz ama evet yapmışlar, hem de Yahoo düzenlemiş. İnternette gördüğüme göre 2008 ve 2009 yıllarında düzenlenmiş. 2009 yılında 500'den fazla katılımcı olmuş. Kaynak burada

Yahoo'nun başka işi yok muymuş diyenler için düzenlenmiş diğer taş-kağıt-makas turnuvaları ise burada. Oyunun bir versiyonu daha var, Big Bang Theory'i izleyenlerin gözüne çarpmış olabilir. Bu versiyonda beş hareket var: taş, kağıt, makas, kertenkele ve Spock. Hareketleri aşağıdaki resimde görebilirsiniz.
Oklar hangi hareketin hangisini yendiğini gösteriyor. Her hareket 2 diğer hareketi yeniyor ve 2 hareket tarafından yeniliyor. Oyunun bu türü Sam Kass ve Karen Bryla tarafından ortaya atılmış ve 2005 yılında The Times'ta bahsedilmiş. Daha sonra da dizi ile popüler hale gelmiş.

11 Temmuz, 2011

289 - Avrupa dillerinde Gün İsimlerinin Kaynağı

Pazartesi, Temmuz 11, 2011 Gönderen Berna Arslan , , , 2 yorum
Avrupa dillerinin çoğunda gün isimlerinin kaynağı eski inanışlara dayanıyor. Tek tek incelediğinizde oldukça ilginç bir durum, çünkü bugün kullanılan gün isimleri artık varolmayan inançların tanrı ve tanrıçalarına dayanıyor.

Haftanın ilk günü Pazar olarak görülüyor. Sunday, adından da anlaşılabileceği gibi Güneş'in Günü anlamına geliyor; bir Pagan tatil günü. Haftanın ikinci günü olan Pazartesi, yani Monday ise Ay'ın Günü demek. 
Salı'yla devam edelim: Tuesday, Tyr isimli germen savaş ve adalet tanrısından geliyor. Romalılar ise bu günü savaş tanrıları Mars'a atfetmiş, bu nedenle bu kaynaktan gelen dillerde örneğin İtalyanca'da, Salı günü Mars'a dayanıyor: martedi.

Çarşamba, yani Wednesday tanrı Odin'i (Wodan) onurlandırmak için adlandırılmış. Romalılar ise bu günü Merkür adlı tanrıya göre adlandırmış (örneğin Fransızca'da Çarşamba=mercredi). Perşembe de farklı Tanrılara göre adlandırılmış bir gün. Almanca, İngilizce ve Danca'da bu günün adı tanrı Thor'a dayanırken; Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca'da kaynak tanrı Jove/Jüpiter (örneğin İspanyolca'da bu günün adı jueves). 


Cuma günü için de kültürler içinde bir ayrım sözkonusu. Kuzeyli ülkeler bu günü tanrıça Frigg'e atfederken, güney ülkeleri bu günü tanrıça Venüs'e adamış. Son olarak Cumartesi ise Satürn'ün günü.

288 - Cadılar Bayramı'nın Kökeni

Pazartesi, Temmuz 11, 2011 Gönderen Berna Arslan , , , , yorum yok
Geçenlerde Trick 'r Treat diye bir korku/gerilim filmi izledik. Amerikalıların korku filmleri konusu için pek sevdiği Cadılar Bayramı bu filmde de ana konuyu oluşturuyordu. Film pek güzel değildi ama Cadılar Bayramı'nın nereden çıktığı ile ilgili olan merakımıza cevap verdi sayılır.


Öncelikle kötü ruhlar gibi giyinip maske takma geleneği Keltlere dayanıyormuş. Aslında ölüleri anmak için düzenlenen bir Pagan bayramıymış. Keltler, ölülerin ruhlarının bu gece sokaklarda dolaştığına inanıyor ve gelecek yılın tarım ürünlerinin bereketli olması için onlara hediyeler bırakıyorlarmış. Günümüzde kapıları dolaşıp şeker toplama adetinin kökeni ise buymuş. 



Halloween kelimesinin kökü ise 16. yüzyıla dayanıyor. 1 Kasım, All Saints' Day veya All Hallows' Day diye adlandırılıyor ve Azizler Günü'ne denk geliyor. Bundan bir önceki gece, yani 31 Ekim ise Cadılar Bayramı'nın kutlandığı gece ve bu günün ilk adı All Hallows' Even, yani Azizler Günü'nden bir önceki akşam. Bu isim daha sonra Halloween'e dönüşmüş. İrlanda, İngiltere, İskoçya ve Amerika'da kutlanan Cadılar Bayramı, son yıllarda Avustralya, Yeni Zelanda ve başka ülkelere de yayılmış durumda.

08 Temmuz, 2011

287 - Karınca Kolonileri

Cuma, Temmuz 08, 2011 Gönderen Berna Arslan , , yorum yok
Daha önce bahsetmiştim evimizi karıncaların bastığından. Karınca yemi almadık çünkü öğrendiğimize göre karıncalar bu yemi yuvalarına taşıyor ve tüm koloni ölüyor. Tabii bu durum karınca yemi kutusunun arkasında büyük bir zafer duygusuyla anlatılıyordu.

Uzun bir süre önce izlemiş olduğum bir video geldi aklıma. Bu videoda karıncaların oluşturmuş olduğu yolların ve yaşama alanlarının ne kadar karmaşık olduğunu göreceksiniz. Karıncaların yuvalarına çimento dökülüyor ve daha sonra toprak kazılarak oluşturmuş oldukları yollar ortaya çıkıyor. Neyse ki bir sitede okuduğuma göre bu yeri karıncalar terketmiş. Yani bilim uğruna bir karınca kolonisi yokedilmemiş (öyle umuyoruz). Video aşağıda:


Karıncaları ve kolonilerini biraz daha araştırdım. Kolonileri kuranlar işçi karıncalar. Ufak parçaları koloninin çıkışına doğru yığıyorlar ve böylece karınca tepeleri oluşuyor. Kraliçe karıncalar fiziksel olarak diğer karıncalardan daha büyük. Bir veya birkaç kraliçe yumurtluyor. Genellikle farklı koloniler birbirine karşı agresif davranıyormuş. Ama bazı durumlarda ise farklı kolonilerin işçi karıncaları birbirine karışıyormuş. Böyle bir durumda birbirinin içine geçmiş birkaç koloniye süperkoloni adı veriliyor.


Karınca Tepesi

2000 yılına kadar bilinen en büyük süperkoloni Japonya'daymış ve bu kolonide 306 milyon işçi karıncanın yaşadığı tahmin ediliyormuş -1 milyon kraliçe karınca ile-. 2000 yılında ise Güney Avrupa'da çok büyük bir süperkoloni bulunmuş. Nüfus milyarları aşıyor ve 2.7 kilometrekareye yayılmış durumdalar.

06 Temmuz, 2011

286 - Bira Ne Kadar Kalorili?

Bira göbek yapar mı? Benim bildiğim yapar, ancak bu fikre karşı olanlar da var. Almanların "sıvı ekmek" olarak adlandırdıkları bira, oldukça besleyici bir içki ve alkol oranının da düşük olması sebebiyle içildiği zaman tüketilen bardak/şişe oranı genelde yüksek oluyor. Bazıları biradan ziyade biranın yanında yenilen patates kızartması, kuruyemiş gibi yiyeceklerin şişmanlattığı görüşünde. Peki bir şişe birada kaç kalori var?


Aslında bu miktar markadan markaya değişiyor. Şu sayfada birçok bira markasının 100 ml'sinde bulunan kalori miktarını görmek mümkün. Bu değerlerin ortalaması 43 ve markalar arasında 26'dan 83'e kadar değişkenlik gösteriyor. O zaman 33'lük bir biranın ortalama kalorisi 142 ve 50'lik bir biranın ortalama kalorisi 215 diyebiliriz. 

Bu arada Japonlar şunu da yapmış:


Bu bardak, biranın mililitresine göre ortalama ne kadar kalori içerdiğini gösteriyor. Fazla bira tüketenler için iyi bir buluş olabilir (Kaynak burada).