06 Haziran, 2014

546 - Bir Ressam: John William Godward

Cuma, Haziran 06, 2014 Gönderen Berna Arslan , , yorum yok
Daha önce sevdiğim bir ressam olan John William Waterhouse'tan bahsetmiştim. İlk bakışta Waterhouse'un tarzına benzettiğim, ama tarzı seçtiği konular sebebiyle daha farklı sınıflandırılmış olan ressam John Wiliiam Godward'dan bahsetmek istedim.

Godward, 1861-1922 yılları arasında yaşamış İngiliz bir ressam. Hiçbir zaman ressam olmasını istememiş olan ailesi, Godward'ın 61 yaşındaki intiharından sonra tüm yazı ve resimlerini yaktığından, ressamın fotoğrafı günümüze ulaşmamış. Godward, intihar ederken bu dünyanın kendisi ve bir Picasso için fazla küçük olduğunu söylemiş. Bunun sebebi ise Picasso'nun ortaya çıkışıyla beraber kendi tarzının küçümsenmeye başlaması.

Picasso'nun tarzına karşı özel bir sevgim olmadığından bu yazıda Godward'ı övebilirim o halde. 1887'de Royal Academy'de sergi açan Godward, 1912'de modellerinden biriyle İtalya'ya taşınmış. Buna içerleyen ailesi Godward ile ilişkilerini kesmiş ve de oğullarının yüzünü aile fotoğraflarından kesmiş. 

Godward eserlerinde Antik Roma döneminin giysileri içindeki kadınları betimlemeyi seviyor. Genelde ilhamını Antik Roma'dan aldığı ve bu anlamda Arthur efsanesine ait konuları kullanan Rafael öncesi akımdan farklılaştığı için ressam, Victoria döneminin Yeni Klasikçileri arasında görülüyor. 

Bu dönemin ressamlarının eleştirildiği noktalardan biri ise resimlerinin idealize ve romantik oluşları (belki de 1. Dünya Savaşı'na yaklaşan bir dünyada bu tip eserler artık fazla iyimser bulunuyor). 

Godward, insan tenini, mermeri, hayvan postlarını ve dokuları gerçekçi yansıtabilmesi ile tanınıyor. Ben de sizi beğendiğim eserleriyle baş başa bırakıyorum.










05 Haziran, 2014

545 - Antik Yunan'da eşcinsellik

Perşembe, Haziran 05, 2014 Gönderen Berna Arslan , , , , , yorum yok
Zamanda geri gidip farklı çağ ve kültürlerdeki insanların yaşamlarına göz atınca toplumca normal kabul edilen değerlerin hızlı değişimine şaşmamak mümkün olmuyor. Eşcinselliğe bakış açısı da çağlar arasında en büyük değişim gösteren değerlerden biri. 


Antik Yunan'daki pederasti geleneğine göre, ergenlik çağına yeni girmiş ve savaşçı olarak yetiştirilecek erkekler, kendilerinden yaşça büyük bir erkeğin yanına eğitim amaçlı veriliyor ve bu ikilinin arasındaki cinsel ilişki toplumca normal kabul ediliyordu. Bunun yanında maskülenliğe önem verildiğinden ve maskülenlik ilişkideki role karşılık geldiğinden, iki yetişkin erkeğin ilişkisi onaylanmıyor ve bu durum toplumsal dışlanmaya yol açabiliyordu. 


Antik Yunan'ın ünlü yetişkin erkek çiftlerinin arasında Büyük İskender ile çocukluk arkadaşı Hephaestion'un aşkı/arkadaşlığı ve Aşil ile Patroklus sayılıyor. 




Kadınlar arasındaki ilişkiler hakkındaki kayıtlar az olsa da, Antik Yunan'da bir dönem thiasos adı verilen kadın topluluklarının olduğu ve kadınların bu topluluklarda sınırlı bir eğitim aldıkları biliniyor. Kadın şair Sappho'nun günümüze ulaşan yazılarında bahsedilen bu toplulukların Lesbos adasında ve Sparta toplumunda da yer aldıkları ve bu topluluklarda kadınların birbirleriyle ilişki kurmalarının normal karşılandığı düşünülüyor. Ancak şehirlerin gelişmesi ve toplumda evlilik fikrinin daha çok önem kazanmasıyla kadınlar arasındaki ilişkilerin azaldığına inanılıyor.