31 Mart, 2011

256 - Düğün Deneyimleri #2 : Buket

Perşembe, Mart 31, 2011 Gönderen Berna Arslan , , 3 yorum
Gelin buketi deyince aklınıza gelen nasıl bir buket? Benim hoşuma gidenler aşağıdaki resimlerdekilerdi. Klasik beyaz yerine renkli olmaları ve açık güllerden oluşmaları hoşuma gitmişti. Tabii kış mevsiminde ve sevgililer günü öncesi tüm güllerin o gün için stoklandığı ve pahalıya satılacağı zamanlarda bunları bulmak pek kolay değildi.




Sorduğum birkaç çiçekçi bu tip çiçekler bulamayacağını söyledi, başka buketler önerdi. Sabuncakis'e ne sorsak bulabileceğini söyledi, bir de fotoğraf gösterdi, bu tip pembe-mor tonlarında yaptıkları bir buket türü varmış, ben de tamam o zaman dedim. Yaz dışında bir mevsimde evleniyorsanız her istediğiniz çiçeği bulmanız kolay değil. Bu arada ortanca da gelin çiçeğinde çok güzel görünüyor, farklı seçenekler arayan gelinlere duyurulur.

Benim buketim de burada:


254 - Taş Boyama

Perşembe, Mart 31, 2011 Gönderen Berna Arslan , , 1 yorum
Küçükken yazlıkta bir arkadaşımla taş boyama işine girişmiştik, boyadığımız taşları da satacağımız umuduyla. Her yazlık çocuğu gibi bir tezgah açıp yaptıklarımızı satmak bizim de hayalimizdi. Tabii boyadığımız taşlar pek bir şeye benzemeyince anne-babalar tarafından kim alsın sizin taşları muhabbeti başlamış, girişimimizin tüm heyecanı kaçmıştı.

Oysa işe devam etseydik belki de şimdi şuradaki gibi olmuştuk: Etsy. Etsy üyesi bu kadıncağız da kendini taş boyama işine vermiş. Yaptığı çok hoş örnekleri de Etsy üzerinden satıyor.

30 Mart, 2011

253 - Pera Müzesi: Frida Kahlo ve Diego Rivera

Çarşamba, Mart 30, 2011 Gönderen Berna Arslan , , , , yorum yok
Sergi tam bitmeden bir gün önce gidip görebildim. Aslında 17. yüzyıl Çarlık Rusyası tablolarını daha çok merak ediyordum ve onun da son tarihi 1 hafta uzatıldı sanıyordum. Maalesef uzatılmamış ben de kaçırmış oldum.

Gelman koleksiyonundan Frida Kahlo ve Diego Rivera sergisinde ise iki ressama ait eserler, fotoğraflar ve hayat hikayelerinden kesitler vardı. Serginin belki de en göze çarpan tablosu zaten afişinde de kullanılan aşağıdaki tabloydu:

İnternette görmeye alıştığımız birçok Frida tablosu maalesef sergide yoktu. Diğer katlardaki sergiler de ilgi çekiciydi, şimdi de 2 yeni sergi başlamış, şuradan bakabilirsiniz.

252 - Film Hafızanızı Konuşturun

Çarşamba, Mart 30, 2011 Gönderen Berna Arslan , yorum yok
Bu aralar o kadar yoğun geçiyor ki, bir türlü yazmaya fırsat bulamadım. Çok hoş bir site keşfettim. Filmlerden bir objenin çizimini gösteriyor ve sizden filmin adını hatırlamanızı istiyor. Bazılarını bulmak nispeten daha kolay, bazılarını çözemeyip cevabı görünce hatırlayıp şaşırıyorsunuz. Tabii hiç bilinmeyenler de var. Alışılmış film bilgisi anketlerinden çok daha farklı bir fikir.

Adam asmaca gibi oynanıyor. Bastığınız herhangi bir harf filmin adının içinde nerede varsa çıkıyor. Bol bol 't', 'h' ve 'e' öneririm tabii, İngilizce film adlarının olmazsa olmazı.

Örneğin aşağıdaki resim size bir filmi anımsattı mı? 


Cevap:  Inception / Başlangıç

19 Mart, 2011

251 - Düğün Deneyimleri #1: Nikah Şekerinizi Kendiniz Yapın

Bu yazıda biraz farklılık yapıp bugün öğrendiğim bir şeyden değil de düğün hazırlıkları sırasında edindiğim bilgilerden bahsedeceğim. O kadar araştırma ve deneyim ihtiyacı olanların da işine yarasın istedim.

İlk olarak da nikah şekerlerinden söz edeyim biraz. Daha önceki bir yazımda nikah şekeri dağıtmak yerine bağış yapabileceğinizi anlatmıştım. Ancak bunun yerine yine de şeker dağıtmak isterseniz, bunu daha ekonomik olarak yapabileceğiniz yollar var. 

Örneğin Eminönü'nde Mısır Çarşısı'nın yanındaki Kurukahveci Mehmet Efendi'nin bulunduğu sokaktan girdiğinizde birkaç dükkan göreceksiniz. Bu dükkanlarda nikah, sünnet ve bebek şekerleri yapmak için ihtiyacınız olanlar bulunuyor. Örneğin tül, lavanta, ufak çiçekler ve kurdele alabilirsiniz. Biraz daha hoşluk katmak isterseniz ufak sepetler alabilirsiniz. Bunun dışında mıknatıs alarak şekerlerinizin buzdolabı gibi yüzeylere yapışmasını da sağlayabilirsiniz. 


Nikah şekeri yapımı konusunda hoş bir video izlemiştim, ancak yeniden bulamadım. Nasıl yapabileceğinizi kısaca anlatmak gerekirse yuvarlak tülün içine bir çorba kaşığı kadar lavanta koyuyorsunuz (tabii isterseniz badem şekeri de koyabilirsiniz). Yuvarlak tüller hazır olarak satılıyor. Daha sonra tülü yukarıya doğru birleştirip bir iple bağlıyorsunuz. Çiçekleri istediğiniz gibi yerleştirip onları da iple tutturun. Daha sonra kurdelenizi bağlayabilirsiniz. İşte bu kadar. İstediğiniz bir yere sizin ve eşinizin adını ve günün tarihini bulunduran küçük bir kağıdı da iple veya zımbayla iliştirebilirsiniz. Misafir sayınız çok fazla değil ise, gözünüzde büyütmeyin, siz veya bir tanıdığınız bu işi üstlenebilirsiniz.


Biraz daha farklılık katmak isterseniz yukarıda gördüğünüz gibi değişik tasarımlar da deneyebilirsiniz. Tabii bunların malzemeleri size biraz daha pahalıya gelebilir. Çok ufak kavanozlara reçel koyup kavanozların kapaklarını sevimli bir örtüyle kapayarak da hoş bir nikah şekeri yapabilirsiniz. Aslında herhangi bir sınır yok, çünkü verdiğiniz şey o günden kalan bir hatıra olacak. Bu yüzden mumluk, polimer kilden bir şeyler gibi birçok olasılık mevcut. 

18 Mart, 2011

250 - Snowball: Dans Etmeyi Seven Papağan

Cuma, Mart 18, 2011 Gönderen Berna Arslan , , , yorum yok
İnsanlardaki ritim duygusunun hayvanlarda olup olmadığı hakkında yapılan araştırmalarda genelde olumsuz sonuçlar çıkmış. Ancak Snowball isimli bir papağan tam bir istisna. Kakadu cinsinden bu sevimli hayvanın ritim duygusu oldukça iyi, bunu müzikle yaptığı hareketlerden anlayabilirsiniz. 


Örneğin Queen'in Another One Bites the Dust şarkısına yaptığı dansı buradan izleyebilirsiniz. Snowball ünlü de olmuş bu yeteneğiyle, bir tv reklamında bile oynamış. Backstreet Boys'dan Everybody de sevdiği şarkılar arasında =).

13 Mart, 2011

249 - Pac-Man Hakkında Birkaç İlginç Bilgi

Pazar, Mart 13, 2011 Gönderen Berna Arslan , , , 2 yorum
Sevdiğim ve zaman zaman yeniden sardığım oyunlardan biridir Pac-Man. Hakkında ilginç bilgiler edindim ve paylaşmak istedim. Öncelikle oyunun ilk hedef kitlesinin kızlar olduğunu öğrenmek çok hoşuma gitti. Oyunun yapımcısı oyunun adı hakkında da ilginç açıklamalarda bulunmuş.  

Öncelikle hatırlatmak gerekirse oyunun orjinal adı Puck-Man, ancak ABD'de bazı kişiler P yerine F yazınca, Pac-Man olarak değişmiş. Puck ise Japonca'da atıştıran kişi anlamına geliyormuş. Oyundaki meyve yeme/atıştırma ise kızların meyve yemekten hoşlanmalarından kaynaklanıyormuş. 

Bunun dışında hayaletlerin hepsinin aynı renk olması istenmiş yapımcı firma tarafından, ancak oyunun yapımcısı her birinin ayrı karaktere sahip olduklarını ve oyuncuların da onları renklerine göre ayırt edeceğini düşünerek bu değişikliği kabul etmemiş.
Kaynak burada. İyi Pac-Man'lemeler.

Dipnot:  Moleskine defter markasının çıkardığı harika Pac-Man defterinin tanıtım videosunu da buradan izleyebilirsiniz.  

11 Mart, 2011

248 - Up Filmindeki Ev Gerçekten de Uçabilir


National Geographic çok hoş bir deney ile animasyon filmi Up'ta bulunan balonlara bağlı evin uçma sahnesinin gerçek hayatta da olabileceğini gösterdi. Bu konuyla ilgilenen ekip, öncelikle filmdekine benzer 4 metre yüksekliğinde ahşap bir ev inşa etti. Daha sonra helyum ile dolu 300 büyük balonu eve bağladı ve evin uçabileceğini kanıtladı. California Çölü'nde yapılan denemeye yardımcı olmak için birçok gönüllü de katıldı. Yukarıdaki resim bu deneye ait. Aşağıda ise filmden bir kare görebilirsiniz. 


Ev 3000 metreye kadar yükselmiş ve 1.5 saat gökyüzünde kalmış. Belgesele ait videoyu aşağıda izleyebilirsiniz.


01 Mart, 2011

245 - Kekemelik ve Çocukluk Travması Bağlantısı

Salı, Mart 01, 2011 Gönderen Berna Arslan , , , yorum yok
Kekemelik, en iyi film Oscar'ını alan Zoraki Kral (The King's Speech) ile gündemdeki bir konu haline geldi. Psychology Today sitesinde bu konuda bir terapist yazı yazmış ve kekemeliğin çocuklukta yaşanan Gelişimsel Travma Bozukluğu (Developmental Trauma Disorder) ile bağlantılı olduğunu önermiş.


Henüz filmi izlemedim, umarım bu akşam izleyeceğim. Filmin senaristi de bir dönem kekemelik sorunu yaşamış. Ayrıca yazıya göre kekemeliği yenmek için denenen teknikler, asıl problemin derinine inmedikçe yüzeysel kalarak sorunun çözülmesine yardım etmiyor. Bu soruna yol açabilecek birçok durumdan bahsedilmiş, örneğin bir savaşta cephede yer almak veya alkolik bir ebeveyn ile büyümek gibi. 

Gelişimsel Travma Bozukluğu'nun ise sosyal statü, eğitim, başarı gibi faktörlerden bağımsız olarak birçok insanı etkileyebileceği ve kişinin kendine güvensiz, hatalı ve yetersiz hissetmesine yol açacağından bahsedilmiş.

244 - 1 Kilogram Ne Kadar Eder?

Salı, Mart 01, 2011 Gönderen Berna Arslan 2 yorum
Gazetelerde kendine 24 Ocak civarında yer bulmuş ilginç bir haberden bahsedeceğim bugün. Londra'da bulunan Royal Society'de yapılan sempozyumda biliminsanları fiziksel bir cisme bağımlı olmadan bir kilogramın ağırlığını tanımlamayı tartıştılar. Hedef ise tüm temel ölçü birimlerini -uzunluk, zaman gibi- kalıcı ve evrensel yollar ile belirlemek. Örneğin uzunluğu ışığın hızı ile bağlantılandırmayı düşünüyorlar. Ağırlık içinse Planck sabiti önerilmiş. 
Habere göre, 1 kilogramın baz alındığı nesne Sevr'de bir cam fanus içinde saklanan bir silindirmiş. Ancak hesaplara göre bu silindir, ağırlığından 0.4 mm çapındaki bir kum tanesinin ağırlığı kadarını kaybetmiş. Bu da nesnelere bağlı kalmadan ağırlığı tanımlamanın önemini göstermiş.