Merhaba,
Bir süredir konuk yazarlara yer verememiştik. Bugün sizi Erol Kuntsal tarafından kaleme alınmış klasik besteciler ve üretkenlik hakkındaki ilginç bir yazıyla baş başa bırakıyorum. Ama öncesinde tarihe meraklı yazarın kısa bir özgeçmişi:
Erol Kuntsal 1947 yılında Çanakkale’de doğmuştur. Babasının subay olması sebebiyle ilk ve orta öğrenimine Anadolu’nun çeşitli şehirlerinde devam etmiş, İstanbul Pertevniyal Lisesi'ni, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ni ve İstanbul Üniversitesi İşletme İktisadı Enstitüsü'nü bitirmiştir. Askerlik görevini Hakkâri ve Bursa’da yedek subay olarak yapmıştır. Askerlik sonrası, özel sektörün önemli kuruluşlarında mali işler ve muhasebe konularında yöneticilik yapmış, daha sonra uzun bir süre kendi şirketinde ticaret ile meşgul olmuştur.
Çalışma hayatı sırasında ve sonrasında amatör olarak tarih ve çevre ile ilgilenmiş, çeşitli konulardaki araştırmalarına dayanarak bilgilendirici ve uyarıcı yazılar yazmıştır. Popüler Tarih Dergisi’nin Ocak 2006 tarihli 35. sayısında, Okmeydanı’ndaki Hürriyet Abidesi için, “Hürriyet Abidesi’nin İçler Acısı Durumu” başlıklı uzun bir yazısı yayınlanmış, altı ay sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Şişli Belediyesi tarafından Abide çevresinin bakımı ve çevre düzenlemesi yapılmış, güvenlik tedbirleri alınmıştır. Yine Popüler Tarih Dergisi’nin Eylül 2006 tarihli 43. Sayısında, son derece ilginç bir Osmanlı bankeri olan Kamondo’nun Halıcıoğlu’ndaki mezarı için, “Banker Kamondo’nun Mezarı” başlıklı yazısı yayınlanmış, 2008 yılında yapılan proje, konu ile ilgili vakıf tarafından 2010 yılında uygulanmış ve restorasyon tamamlanmıştır.
Son olarak; bugünün Türkçesine çevirerek hazırladığı, çok ilginç bir kişinin 1915-1923 dönemini anlatan askerlik ve esaret anıları, yakında İş Bankası Kültür Yayınları arasında çıkacaktır.
Yine örnek
olarak Bach’ı alırsak, 65 yıllık ömrünün 47 yılında beste yapmış ve beste
yapmaya 18 yaşında başlamış. Bilinen eserlerinin toplam süresi 175 saat. Yani
yılda ortalama 3,7 saat süren beste yapmış. (175 / 47 = 3,7). Yukarıda yazdığım
sebeple, aslında bunun iki katına yakın olduğu tahmin ediliyor. Bach’ın her bir
eserinin ortalama 10,5 dakika olduğunu hesaplamak da mümkün. (175 saat toplam
süre x 60 dakika / 1000 eser = 10,5).
Bir süredir konuk yazarlara yer verememiştik. Bugün sizi Erol Kuntsal tarafından kaleme alınmış klasik besteciler ve üretkenlik hakkındaki ilginç bir yazıyla baş başa bırakıyorum. Ama öncesinde tarihe meraklı yazarın kısa bir özgeçmişi:
Erol Kuntsal 1947 yılında Çanakkale’de doğmuştur. Babasının subay olması sebebiyle ilk ve orta öğrenimine Anadolu’nun çeşitli şehirlerinde devam etmiş, İstanbul Pertevniyal Lisesi'ni, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ni ve İstanbul Üniversitesi İşletme İktisadı Enstitüsü'nü bitirmiştir. Askerlik görevini Hakkâri ve Bursa’da yedek subay olarak yapmıştır. Askerlik sonrası, özel sektörün önemli kuruluşlarında mali işler ve muhasebe konularında yöneticilik yapmış, daha sonra uzun bir süre kendi şirketinde ticaret ile meşgul olmuştur.
Çalışma hayatı sırasında ve sonrasında amatör olarak tarih ve çevre ile ilgilenmiş, çeşitli konulardaki araştırmalarına dayanarak bilgilendirici ve uyarıcı yazılar yazmıştır. Popüler Tarih Dergisi’nin Ocak 2006 tarihli 35. sayısında, Okmeydanı’ndaki Hürriyet Abidesi için, “Hürriyet Abidesi’nin İçler Acısı Durumu” başlıklı uzun bir yazısı yayınlanmış, altı ay sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Şişli Belediyesi tarafından Abide çevresinin bakımı ve çevre düzenlemesi yapılmış, güvenlik tedbirleri alınmıştır. Yine Popüler Tarih Dergisi’nin Eylül 2006 tarihli 43. Sayısında, son derece ilginç bir Osmanlı bankeri olan Kamondo’nun Halıcıoğlu’ndaki mezarı için, “Banker Kamondo’nun Mezarı” başlıklı yazısı yayınlanmış, 2008 yılında yapılan proje, konu ile ilgili vakıf tarafından 2010 yılında uygulanmış ve restorasyon tamamlanmıştır.
Son olarak; bugünün Türkçesine çevirerek hazırladığı, çok ilginç bir kişinin 1915-1923 dönemini anlatan askerlik ve esaret anıları, yakında İş Bankası Kültür Yayınları arasında çıkacaktır.
Elimde, yıllar
önce bir gazeteden kesip sakladığım, klasik bestecilerin eserlerinin toplam
sürelerinin, beste yaptıkları sürelere bölünmesiyle bulunmuş, üretkenlik
sıralamasını gösteren bir tablo var. En üretkenden başlayarak 21 besteci
sıralanmış. Hayat hikâyesini okuduklarıma ait bilgileri kontrol ettim ve doğru
olduğunu anladım. Tabloyu geliştirerek; yaşadıkları süreleri ve ölünceye kadar
beste yaptıklarını düşünerek, beste yapmaya başladıkları yaşları da hesapladım.
Ortaya aşağıdaki tablo çıktı.
1. Doğum yılı
2. Ölüm yılı
3. Yaşadığı süre (yıl)
4. Beste yapmaya
başladığı yaş
5. Beste yaptığı süre
(yıl)
6. Eserlerinin toplam
süresi (saat)
7. Yılda bestelediği
eser süresi (saat)
|
|
1
|
2
|
3
|
4
|
5
|
6
|
7
|
1
|
Schubert
|
1797
|
1828
|
31
|
13
|
18
|
134
|
7,4
|
2
|
Purcell
|
1659
|
1695
|
36
|
20
|
16
|
116
|
7,3
|
3
|
Mozart
|
1756
|
1791
|
35
|
6
|
29
|
202
|
7,0
|
4
|
Haydn
|
1732
|
1809
|
77
|
23
|
54
|
340
|
6,3
|
5
|
Handel
|
1685
|
1759
|
74
|
20
|
54
|
303
|
5,6
|
6
|
Bach
|
1685
|
1750
|
65
|
18
|
47
|
175
|
3,7
|
7
|
Beethoven
|
1770
|
1827
|
57
|
22
|
35
|
120
|
3,4
|
8
|
Schumann
|
1810
|
1856
|
46
|
20
|
26
|
72
|
2,8
|
9
|
Tchaikovsky
|
1840
|
1893
|
53
|
23
|
30
|
76
|
2,5
|
10
|
Mendelssohn
|
1809
|
1847
|
38
|
11
|
27
|
57
|
2,1
|
11
|
Dvorak
|
1841
|
1904
|
63
|
18
|
45
|
79
|
1,8
|
12
|
Brahms
|
1833
|
1897
|
64
|
19
|
45
|
71
|
1,6
|
13
|
Liszt
|
1811
|
1886
|
75
|
24
|
51
|
76
|
1,5
|
14
|
Verdi
|
1813
|
1901
|
88
|
25
|
63
|
87
|
1,4
|
15
|
Wagner
|
1813
|
1883
|
70
|
17
|
53
|
61
|
1,2
|
16
|
Bartok
|
1881
|
1945
|
64
|
19
|
45
|
48
|
1,1
|
17
|
Wolf
|
1860
|
1903
|
43
|
15
|
28
|
28
|
1,0
|
18
|
Strauss
|
1864
|
1949
|
85
|
17
|
68
|
67
|
1,0
|
19
|
Chopin
|
1810
|
1849
|
39
|
13
|
26
|
21
|
0,8
|
20
|
Debussy
|
1862
|
1918
|
56
|
22
|
34
|
25
|
0,7
|
21
|
Ravel
|
1875
|
1937
|
62
|
20
|
42
|
19
|
0,5
|
Tablo için
çeşitli yorumlar yapılabilir. Ama önce belirtmek istediğim bir konu var.
Özellikle 16-17. yüzyıl bestecilerinin; savaşlar, yangınlar, yaşadıkları ortam, tabi
oldukları sistem ve eser kopyalama imkânlarının kısıtlı olması sebebiyle, pek
çok eserinin kayıp olduğu biliniyor. Örneğin Bach’ın bilinen bin civarında
eseri var. Hayatı incelendiğinde, bir o kadar daha bestesi olduğu anlaşılıyor,
ama eserler ortada yok. Bu sebeple, eski bestecilerin üretkenlikte çok daha
önde olduklarını söylemek mümkün.
Mozart ise, 35
yıllık kısa ömrünün 29 yılında beste yapmış ve sanki çok az yaşayacağını bilerek
6 yaşında beste yapmaya başlamış. Bilinen eserlerinin toplam süresi 202 saat ve
Bach’tan daha fazla. Ortalama, yılda 7 saat süren beste yapmış.
Listenin en başında
Schubert, en sonunda ise Ravel var. Ravel deyince akla Bolero geliyor. 14
dakika süren bu müthiş eserle adını müzik dünyasına yazdırmış.
Listeye
giremeyen Albinoni’yi insanın içine işleyen ve sadece 9 dakika süren Adagio,
Vivaldi’yi dört mevsim konçertoları, daha genç Norveçli Grieg’i Peer Gynt süiti
ile anmamak mümkün mü?
Sözün özü: Üretkenlik önemli, çok
sayıdaki eserin kalitesi ve akılda kalması da önemli. Ama küçük ve çok kaliteli
bir şeyler yapıp, onunla akılda kalmak da, demek ki mümkün.