07 Nisan, 2011

258 - Eski Türklerin Tanrıları (theMet Dergi Yazısı)

Perşembe, Nisan 07, 2011 Gönderen Berna Arslan , , , , yorum yok

Tanrı Ülgen durmamış, ayrıca vermiş salık 
Bu dünyanın yanına yaratılmış üç balık. 
Bu büyük balıkların üstüne dünya konmuş, 
Balıklar çok büyükmüş, dünyaya destek olmuş. 
Dünyanın yanlarına iki de balık konmuş, 
Dünya gezer olmamış bir yerde kalıp donmuş.

 
Güzeller güzeli aşk tanrıçası Afrodit, tanrı ve tanrıçaların lideri Zeus, deniz ve 
okyanusların efendisi Poseidon... Bunlar az çok hepimizin bildiği isimler. Hem eski 
Yunan kültürü topraklarımızda yaşamış olduğundan hem de bu karakterler film ve 
dizilerin dikkatini bolca çekmiş olduğundan.  

Peki eski Türk tanrıları hakkında ne biliyoruz? Çoğumuz tarih dersinden “tengri” diye 
bir kavram hatırlayabilir. Bize eski Türklerin (yani Türki toplumların) Tengri adında bir 
Gök Tanrı’ya taptıkları ve bu din tektanrılı olduğundan İslamiyet’e geçişin de kolay 
olduğu anlatılmıştı. Ancak Türklerin tek bir Tanrı’ya tapmış oldukları tartışılan bir 
konu ve bazı kaynaklara göre dinleri aslında çoktanrılıydı.  

Konu hakkında kapsamlı bir kaynak olan Yaşar Çoruhlu’nun yazarlığını yapmış olduğu 
“Türk Mitolojisinin Anahatları”
 kitabına biraz gözatalım. Buna göre, Tanrıların en 
yücesi olarak Kök Tengri (Gök Tanrı) görülüyordu. Günümüzdeki “Tanrı” kelimesi de 
Tengri’den geliyor. Tengri’nin bireylerin, ulusların ve onların Kağan’larının kaderine 
hükmettiğine inanılıyordu. Orhun Yazıtları’nda da Tengri’nin adına sıkça rastlanıyor.  
Bunun dışında gökcisimlerinden güneş ve ay da dinde önemli bir yer tutuyor. Örneğin 
Yakut halkı güneş ve ayı kardeş sayıyor ve onların kötü ruhlar tarafından ele 
geçirildiklerinde karardıklarını düşünüyorlardı. Yani güneş ve ay tutulmalarını böyle 
açıklıyorlardı. Bu gökcisimlerini kötü ruhlardan kurtarmak içinse gürültü 
çıkarıyorlardı. Günümüzde ülkemizde de tutulmalarda davul çalıp gürültü çıkarma 
geleneği bazı bölgelerde varmış.   

Gökyüzünden yeryüzüne, yani Yer‐Su (Orta Dünya ve Aşağı Dünya) diyarına inersek, 
burada da birçok ruh veya ilahla karşılaşıyoruz: Yer ilahlarının en kudretlisi Yo Kan, 
tüm suların hükümdarı Talay Kan, kadınları ve çocukları koruyan dişi Umay gibi. 
                                                       
Daha da aşağı inip yeraltına vardığımızdaysa birçok mitolojide olduğu gibi onun da bir 
hükümdarı olduğunu görüyoruz. Erlik adındaki bu hükümdar insanlara kötülük, 
hastalık ve ölüm getiriyor.   
Bu ilahların veya ruhların dışında Türk mitolojisinde yer alan önemli bir kavram ise 
Hayat Ağacı”. Bu kavram aslında birçok kültürde kendine yer bulmuş. Dünyanın 
merkezinde bulunan bu ağaç; köklerinin toprağın altında, gövdesinin yerin üstünde 
ve yapraklarının gökyüzünde olması sebebiyle bahsettiğimiz yeraltı, yer‐su ve gök 
kavramlarını birleştiren bir sembol.  

Türk mitolojisine yakından bakarsak, şu anda coğrafi olarak birbirinden uzakta duran 
birçok kültürün eskiden dini inanışlar bakımından birbirine yakın olduğunu 
görüyoruz. Hatta bu inanışlardan kalma gelenekler ve efsaneler belki de bugün tüm 
bu kültürlerin ufak da olsa bir parçası.   

*Verbitskiy’in derlediği Altay Yaradılış Destanı’nın Türkçe çevirisi için bkz. B. Ögel, Türk 
Mitolojisi. Gökteki üç önemli ilahtan biri olan Ülgen bir iyilik ilahı ve bazı toplumlarda Gök Tanrı 
olarak görülmüş olabilir. İsmi Bay Ülgen, yani Ulu Zengin olarak da kullanılmış.  

0 yorum: